Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Enseyi karartmayın...

19 yıllık Erdoğan iktidarının (Demokrasi tarihimizin üçte biri) yaptığı iyi şeyler de var...

Ama...

Yanlışları...

Hele yapmadıkları:

Çok daha fazla...



Meselâ:

Araştırma ve geliştirmeyi adeta yok saydılar...

Oysa...

Din işlerine harcanan parayı...

Araştırma...

Geliştirme...

Mucit yetiştirme için harcasaydılar:

Türkiye’ye bir Türkiye daha katarlardı...



Neden yapmadılar?..

Kindar ve dindar nesil “üretmek”:

İşlerine geldiği için...



Mucit potansiyeli olan nesiller yetişseydi:

Onları beğenmeyecek...

Oy da vermeyecekti...



Oysa...

Dindar ve kindar neslin oylarıyla...

Her seçimde:

Sandıktan çıkabileceklerdi...



Neyse...

Hevesleri kursaklarında kaldı...

Gençlerin %90’ı:

Çağdaş medeniyetler yolunda ilerlemeyi tercih etti...



Canlarım...

Mucit potansiyeli olan...

Atatürk’ün gösterdiği: Çağdaş uygarlıklar hedefinden asla sapmayacak olan gençlerimizin pek çoğu halen:

Yurtlarından uzakta da olsa...

Yakın zamanda dönecek...

Bilgi birikimlerini ülkemiz için harcayacaklar...

Enseyi karartmayın...


OH BE KEMAL BEY NİHAYET!..


Erdoğan, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının hala belli olmadığını söyleyip ‘adayınız kim?’ diye soruyor...

Oysa...

Bir kere bile:

Ben de adayım” demedi...



Cumartesi günü beklediğim sorgulama...

Kılıçdaroğlu’ndan geldi...

“Ya, bize soruyor ama kendisi Cumhur İttifakı’nın adayının kim olduğunu hala açıklamadı” dedi...

[caption id="attachment_344379" align="alignnone" width="600"] Kılıçdaroğlu[/caption]



Haberlerde Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerini duyunca...

“Oh beee!” dedim...

Oh beeee...

Nihayet...



Bundan sonra top Erdoğan’da...

Bakalım ne zaman ve nasıl açıklayacak cumhurbaşkanlığına aday olduğunu...

HİÇBİR ŞEYDEN ÇEKMEDİK...


Çöken komünist Sovyet imparatorluğuna bakıp: “Sosyalizm çöktü” diye düşünmekle...

Erdoğan’ın:

Vahşi ve ilkel kapitalizminin acımasız çağdışılığını yaşayıp:

Özgürlükçü piyasa ekonomisinden vazgeçmek:

Aynı şeydir...



Hukukun üstünlüğü ilkesi...

İnsan hakları...

Ve...

En az eşitsizliğe dayalı liberal demokrat ekonomiyi aşağılamak...

Beceriksiz...

Başarısız...

Ve hatta kötü niyetli “çapsız” politikacıların ekmeğine yağ sürer...



Canlarım...

Kötü olan:

Sosyalizm değildi...



Kötü olan:

Özgürlükçü piyasa ekonomisi de değil...



Kötü olan:

Sosyal ve kapital sıfatlarının sonuna:

“İzm” eklemek...

Bu öğretileri:

İdeoloji haline getirmekti...

İDEOLOJİ DİNDİR...


Canlarım...

Ülkeyi sürekli merkez
sağ partiler
in yönetmesinin sebebi:

Kitle partisi olmayı başarabilmeleridir...



CHP ise 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra:

“İdeoloji partisi” olmayı denemeye kalkıştı...

Ve tabii ki başaramadı...



Bugün CHP’yi kitle partisi yapmak için büyük mücadele veren Kemal kılıçdaroğlu’nun en büyük engeli...

Sol ideologlar...

Oysa canlarım...

İdeolojinin dinden hiç farkı yok...



Dinde nasıl bir tek virgülü bile değiştiremezseniz...

İdeolojide de...

O ideolojinin müellifinin yazdıklarının...

Söylediklerinin dışında...

Bir tek kelime edemezsiniz...

ORTA SINIFA N’OLDU?...


Erdoğan 19 yıldır iktidarda...

Bu çok uzun iktidarı sırasında:

Ekonomiyi büyütemedi...

Aksine...

Emanet aldığı döneme göre:

Daha da küçülttü...



Kişi başına milli geliri en az 7-8 katına çıkarması gerekirken...

Sadece 2 katına yükseltebildi...



En kötüsü:

Demokrasinin temel direği orta sınıfı:

Kırdı, yok etti...



Bir ülkede orta sınıf yoksa...

Demokrasi de yoktur...

AKIL VERMEK GİBİ OLMASIN...


Yeni iktidar potansiyeli 6 siyasi parti:

Ülkeyi yönetmeye başladıklarında:

İşsizlik oranlarını...

Enflasyon sebebi olmayacak kaynaklarla...

Ve radikal bir hızla...

Aşağı doğru çekeceğine:

Halkı inandırmalı...



Belirli bir süreliğine de olsa...

İşsiz kalmış vasıfsız yurttaşların çalışabilecekleri:

Kaba güce dayalı işlere...

Ağırlık verilerek:

Bu yakıcı sosyal sorunu çözeceğini taahhüt etmeli...

ÇOK İHTİYACIMIZ VAR...


Canlarım...

Dönün, geçmişe bakın...

Emeğiyle geçinenler için hayatın...

Bugünkünden çok daha fazla:

Umutsuz olduğunu göreceksiniz...



Ama bugün...

Hem de...

Araya giren vahşi bir liberal kapitalizme rağmen:

Nasıl da gelişti emekçi hakları...



Lütfen sadece bugün çekilen çilelere bakıp umutsuzluğa kapılmayın...

Unutmayın ki...

Bugünkü kadar olmasa bile...

Geçmişimizde de pek çok ekonomik kriz yaşadık...

Hepsini de atlattık...

Bunu da atlatacağız...



Canlarım...

Demek istemem o ki...

Bugün:

Sabır...

Moral...

Ve umuda olan ihtiyacımız...

Dünkünden çok daha fazla...

ATATÜRK VE DOKTRİN...


25 Nisan 2020 tarihli KORKUSUZ’da yayımlanan yazılarımdan birinde şöyle diyorum:





Atatürk, yaşamının hiçbir döneminde doktrin insanı olmadı...

Aksine, hep gelişimden, değişimden yanaydı...

Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Cumhuriyet Halk Fırkasını (Partisi) kuran Gazi Mustafa Kemal’e (Atatürk) şöyle diyor:

“Bu partinin doktrini yok Paşam...”.

“Bu bir halk fırkası çocuk” diyor Gazi Mustafa Kemal ve devam ediyor... “Halk fırkalarının doktrini olmaz, olursa donar kalır...”.



NOT:

Ş. Süreyya Aydemir’in “İhtilalin Mantığı” isimli kitabında okuduğum bu bilgilerin; kitabın hangi sayfasında yer aldığını unuttuğuma işaret ediyordum...

Değerli dostum CHP Milletvekili ve DPT eski müsteşarlarından İlhan Kesici bir mesaj gönderip:

O bölümün sayfa 113’te yer aldığını hatırlatmıştı...

Bugün kendisine bir kez daha teşekkür ederim...

HER ZAMAN YANLIŞTIR...


Doğru bilinen yanlışlardan birini daha paylaşayım sizlerle...



Deniyor ki:

CHP, tarihinin “en yüksek oranlı oyunu” Ecevit’in genel başkanlığı döneminde aldı...



Hayır...

Çünkü...

CHP’nin 1977 erken seçimlerinde aldığı oy oranı; %41.38...

CHP’nin 1957 seçimlerinde aldığı oy oranı ise:

% 41.40 idi...



Ecevit %41.38 oy aldığında arkasında Kıbrıs Barış Harekâtı...

İle...

Erbakan merhumun itibarsızlaştırdığı Milliyetçi Cephe’ye olan öfkenin rüzgârı...

İsmet İnönü %41.40 oy aldığında ise karşısında:

Celal Bayar ve Adnan Menderes ikilisi vardı...



Zamanın ruhuna bakmadan oy analizi yapmak:

Her zaman yanlıştır...

ARAZİ DEĞİL ÜLKE...


Bay Nebati dedi ki:

“Zorluklar, sıkıntılar var ama çözeceğiz... Bu ülke ne yanar, ne biter...” .



İyi ama arkadaş...

Zaten:

“Ülke yandı bitti” diyen yok...

Söylenen şu:

“Halk yandı bitti...”.



Unutma Bay Nebati...

Halkı yanan, biten bir ülke:

Araziden başka bir şey değildir...