Korkusuz

Ağla sevgili yurdum ağla...

Ağla sevgili yurdum ağla...
Ne desek, ne söylesek, ne anlatsak boş… AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktisat biliminde yeri olmayan ve hiçbir teoriye uymayan “Yeni Ekonomik Modeli’’ (YEM) ülkemizi kasıp kavurmaya devam ediyor. Erdoğan inat ve ısrar ettikçe, yoksullaşıyor, işsiz kalıyor, iflas ediyor ve ekmeğe muhtaç hale geliyoruz. Bu ısrar yüzünden, ülke tarihine ‘’Kara Perşembe’’ olarak geçen bir gün daha yaşadık.

FELAKETİ YAŞIYORUZ

Merkez Bankası, bilim insanlarının ve yurtseverlerin tüm uyarılarına rağmen, Erdoğan’dan aldığı talimat üzerine mevduata verilen faizleri 1 puan daha indirdi. Parasının değersizleştiğini gören yurttaşlar, dolar ve euroya yöneldi. Dövizdeki mevduatların oranı yüzde 65’in üstüne çıktı. Böylece, Türk Lirası yine değer kaybetti; euro ve dolar yeniden fırladı. AKP’nin bu politikası yüzünden Türkiye biraz daha yoksullaştı. Ülkemizin dış borcu katlandı. 2021 yılının başında 385 dolar olan asgari ücret, 190 dolar seviyesine geriledi. Türkiye, asgari ücrette Tanzanya’nın da gerisine düştü.

YEM’İN AÇILIMI

“Yeni Ekonomik Model’’ diye yola çıktılar; ülkemizi ‘’YEM’’ haline getirdiler. Doların ve euorunun önlenemez bir şekilde yükselişi sonrası, Varlık Fonu’ndaki varlıklarımızın değeri 30 milyar dolardan 12 milyar dolar seviyesine indi. Türk şirketleri değer kaybetti. Hepsi birer ‘’kelepir’’ haline geldi.

KAZANANLAR DA VAR

Bu cangıldan en karlı çıkanlar ise tüm anlaşmalarını dolar ve euro üzerinden yapan AKP’ci müteahhitler oldu. Onlar; faizin 1 puan indirilmesi ve dolayısıyla TL’nin yeniden değer kaybetmesi sonrası, karlarına kar kattılar. ‘’Hazine Garantili Geçiş Modeli’’ne dayalı köprüleri, yolları ve hastaneleri yapan AKP’ci müteahhitler dün biraz daha zenginleştiler.

ÇÖLE DÖNMÜŞ BİR ÜLKE…

Güney Afrikalı yazar Alan Platon, 1930’lu yıllarda Güney Afrika’daki açlık, yoksulluk ve sömürüyü anlattığı romanına “Ağla Sevgili Yurdum” adını vermişti. Grup Kızılırmak, bu romandan yola çıkarak “Ağla Sevgili Yurdum Ağla’’ adlı bir şiir yazmış ve bunu bestelemişti. Merkez Bankası’nın talimat üzerine açıkladığı son kararı duyunca, aklıma hem o kitap hem de Kızılırmak’ın şiiri geldi.

Şiirin bir paragrafı tam da halimizi anlatıyor:

“Güneşin altında donan bir çiçek gibi
Kar altında alev ateş yanan bir kuş gibi
Denizler ortasında çöle düşmüş bir ülkesin
Ağla sevgili yurdum ağla”



KUYRUKLAR UZARKEN…

Türkiye’nin her yerinden ekmek kuyruklarının uzadığına dair haberler gelirken, AKP ve MHP’nin bu güzelim ülkeye yaptıkları ruhumuzu incitiyor.

AKP ve MHP’nin el birliği ile “denizler ortasında çöle dönüştürdüğü’’ güzel ülkemiz, elbet bir gün bu karanlıktan da çıkacak.

Bugün milyonlar belki ağlıyor ama herkesin güleceği günler de mutlaka ve mutlaka gelecek…

Gelmek zorunda...

Asgari ücret tavadaki yağ gibi eridi


Merkez Bankası’nın faiz kararlarını da asgari ücreti de AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan belirliyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen bu garip yapıda, hiçbir kurumun özerkliği, karar alma yetisi kalmadı. Öyle ki; aynı zamanda Cumhurbaşkanı da olan Erdoğan yılda 27 bin karara imza atıyor.

Bunları niye anlatıyorum?

Asgari Ücret Belirleme Komisyonu, günlerden bu yana toplanıp toplanıp dağılıyor. Bu komisyonun neden toplandığını ve hangi kararları aldığını merak ediyorum. Eğer bu komisyon gerçekten bir karar alıyorsa, asgari ücreti neden Erdoğan açıklıyor.



KURUMLAR NE İŞE YARIYOR?

Geçmişte bu tür kararları komisyonla birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı açıklardı. Artık o model de tarihe karıştı. 4250 TL olarak belirlenen asgari ücreti de AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı. Peki her şeye Erdoğan karar verecek ve her konuyu Erdoğan açıklayacaksa, bu kadar çok kuruma ne gerek var?

NEYİ ÇÖZECEK?

Asgari ücrete gelince…

4250 TL yapılan asgari ücret, ‘açlık sınırı’ olarak belirlenen 3900 TL’nin biraz üstünde, 10 bin Tl olarak tespit edilen ‘yoksulluk sınırı’nın altındadır. Ki; bu rakamlar, doların 15.50 seviyesine çıkmasından önce hesaplanmıştır.

Demem o ki; büyük tantana ile duyurulan asgari ücret, henüz emekçinin cebine bile girmeden, tavadaki yağ gibi erimiş, kimseye bir rahatlama sağlamamıştır.

DOLAR YÜKSELDİKÇE…

Her şeyiyle ithalata bağımlı bir ekonomide, doların ve euronun yükselişini durduramadığınız, TL’yi yeniden değerli hale getiremediğiniz sürece, asgari ücreti değil 4250, 7250 TL de yapsanız bir anlamı yoktur.

Görünen o ki; AKP ve MHP iktidarı, emekçileri yine açlık ve yoksulluğa mahkum edecektir.

Açlık ve yoksulluk, ülkemizin kaderi olmamalıdır.