Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Almanya salgında ölüm oranını düşük tutmayı nasıl başarıyor?

Koronavirüs salgını, tüm dünyayı olduğu gibi Almanya’yı da sert vurdu. Toplam 100 binden fazla insanın hastalığa yakalandığı Almanya’da ölüm oranları çok sayıda ülkeye göre, şaşırtıcı bir şekilde oldukça az. New York Times gazetesinin Berlin temsilcisi Katrin Bennhold, Almanya’nın neden ölüm sayısında diğer ülkelere göre daha iyi durumda olduğunu ve ülkenin hastalıkla mücadele etme konusunda izlediği adımları yazdı.

Johns Hopkins Üniversitesi’nin paylaştığı verilere göre, yaklaşık 101 bin tanı konmuş koronavirüs hastasının olduğu Almanya, toplam vaka sayılarında Amerika Birleşik Devletleri’nden, İspanya’dan ve İtalya’dan sonra dördüncü konumda yer alıyor. Bugüne kadar toplam 1584 ölümlü vaka bildiren Almanya’daki virüsten kaynaklı ölüm oranı ise yüzde 1,4. Bu oran İtalya’da yüzde 12 iken İspanya’da, Fransa’da ve Britanya’da yaklaşık yüzde 10, Çin’de yüzde 4 ve ABD’de yüzde 2,5. Virüste düzleşmekte olan bir eğri yakalayan Güney Kore’de bile bu oran yüzde 1,7.

Birçok uzmana göre Almanya’da virüsün yayılmaya başlaması, Avusturya ve İtalya’ya kış tatili için kayak yapmaya giden ve yaşları büyük oranda genç olan Alman vatandaşlarının virüsü ülkelerine taşımalarıyla oldu. Almanya’da hastalık yayıldıkça, daha yaşlı insanlar da virüsten etkilenmeye başladı ve iki hafta önce yüzde 0,2 olan ölüm oranı artmaya başladı. Ancak virüsün hızla yayılmasına rağmen, virüs taşıyan insanların yaş ortalaması 49 gibi düşük bir yaşta kaldı ve tedavilerden olumlu sonuç olma oranları beliri bir seviyenin altına düşmedi. Bu ortalama Fransa’da 62,5 ve İtalya’da 62.

Bennhold’a göre Almanya’da ölüm oranlarının düşük olmasının başka bir açıklaması da Berlin hükümetinin yaygın test uygulamasını birçok ülkeye göre daha erken devreye sokabilmesi. Yani testlerle az semptom gösteren ya da asemptomik  insanları teşhis etmek kolaylaştı. Vaka sayıları arttı ama ölüm oranları artmadı. 

Düşük ölüm oranlarındaki bir diğer etken de tıbbi faktörler. Epidemiyologlar ve virologlar virüsün üzerinde erken bir şekilde çalışma şansı buldu, bütün eyaletlerde hastalar için bol miktarda yoğun bakım yatağı tahsis edildi ve Alman halkı bu süreçte hükümete olan güvenlerini göstererek paylaşılan sosyal mesafe uyarılarına kulak verdi.

Test sayıları

Bennhold’a göre test sayılarının erken bir şekilde artırılması, Almanya’nın koronavirüse bağlı ölüm oranlarını düşük seviyelerde tutabilmesindeki en önemli faktör. Ocak ayının ortalarında yani virüsün henüz dünyada etkisini tam olarak göstermediği bir zaman diliminde, Berlin’deki Charite Hastanesi kendi imkanlarıyla bir koronavirüs testi geliştirmiş ve testin formülünü çevrimiçi olarak paylaşmıştı bile. Şubat ayında, Almanya’da bilinen ilk Kovid-19 vakası kaydedildiğinde ise, ülkenin dört bir yanındaki birçok hastanede test kitleri bulunabiliyordu.

Bu hafta itibarıyla, Almanya haftada yaklaşık 350 bin koronavirüs testi yapabiliyor – bu sayı Avrupa’daki tüm ülkelerin yaptığı test sayılarından çok daha fazla. Almanya’daki erken ve yaygın test uygulaması, uzmanlara salgının hızını yavaşlatma ve bilinen vakaları izole etme konusunda büyük bir avantaj sağlıyor. Aynı zamanda tanı konan hastalara uygulanan tedavilerin daha planlı ve zamanlı olması kolaylaştırılıyor.

Almanya’da virüse maruz kalma ve taşıyıcılık yapma konusunda daha büyük bir risk grubunda olan sağlık çalışanları da düzenli olarak test yaptırabiliyorlar. Prosedürü kolaylaştırmak için bazı hastaneler blok test uygulamasına geçmiş durumda, pozitif vakayla karşılaşılması durumunda da çalışanlara bireysel testler uygulanıyor. 

Alman sağlık yetkilileri, hangi bölgelerin virüse karşı bağışıklık geliştirdiğini ölçmek için her hafta Almanya genelinde rasgele 100 bin kişiye test yapılmasına dayanan büyük ölçekli bir antikor çalışmasını nisan ayının sonlarında hayata geçirmeyi planlıyor.

Yaygın testler konusundaki en önemli detaylardan biri de hastaların bu testler için para ödemiyor oluşu. Ücretsiz test sağlayan yasa tasarısı, Almanya parlamentosunda geçen ay onaylanmıştı.

Yaygın izleme

Almanya, hastalık semptomlarını göstermeyen vatandaşlarını da oldukça sıkı bir biçimde takip etmeye çalışıyor. Çoğu kurum çalışanlarına, çoğu okul da öğrencilerine kalabalık ortamlarda bulunup bulunmadıklarını düzenli olarak soruyor ve kalabalık ortamlarda olduğunu belirten kişilere semptom göstermeseler bile test uygulanıyor. Bu sayede virüsün yayılmasında gizli tehlike olan asemptomatik hastalar da kolaylıkla teşhis edebiliyor. Alman yetkililer, ülkedeki bu yaygın izleme yöntemlerinin Güney Kore’den esinlenerek uygulamaya konulduğunu ve daha da sert ve düzenli bir şekilde uygulamaya devam edilmesinin şart olduğunu belirtiyor.

Sağlam bir halk sağlığı bakım sistemi

Virüs dünyanın dört bir yanında etkili olmaya başlamadan önce, Alman yetkililer sağlık imkanlarını geliştirmek için hızlı adımlar atmaya başladı. Ocak ayında bile, Almanya’da solunum destek cihazlarıyla donatılmış 28 bin yoğun bakım hastası yatağı vardı, yani 100 bin kişi başına 34 yatak düşüyordu. Bu oran İtalya’da 12 yatak iken Hollanda’da ise 7 yatak. Almanya’da ise nisan ayı itibarıyla 40 binden fazla yoğun bakım yatağı var.

Enfeksiyon sayısının iki katına çıkması için geçen süre yaklaşık sekiz güne indirilmiş durumda. Almanya, yakında bu süreyi 12 ile 14 gün arasına çekerek yoğun bakım yatağı ihtiyacı duyan tüm vatandaşlarının bu imkandan faydalanabilmesini planlıyor.

Hükümete güven

Bennhold’a göre kamuoyu, toplu testlerin ve sağlık sisteminin virüse karşı önceden hazır olmasında, Almanya’nın ölüm oranlarını düşük tutabilmesinde Şansölye Angela Merkel’in süreç boyunca gösterdiği liderlik tutumunun büyük bir payı olduğunu düşünüyor. Merkel kriz boyunca sakin ve net kalarak vatandaşlarla düzenli bir şekilde iletişim kurdu. Bennhold’a göre, salgının yayılmasını yavaşlatmak için hükümet tarafından alınan önlemler muhalefet tarafından da çok fazla eleştirilmedi. Aksine, muhalefet bu süreçte, hayata geçirilen uygulamaların düzgün uygulanıp uygulanmadığını düzenli olarak takip etme konusunda büyük bir çaba gösteriyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.