İbremiz partidir

"İlkeleri önceleyenlerin bilim - siyaset ilişkisine verdiği önemi komünistler geleneğinden bilir. Böyle olunca iğdiş edilen kavramlar önemini yitirmez, fetişe sunulan mücadele değerini korur. Değerinin kendiliğinden, tarihin emri ile mümkün olmadığını öğreten de ibredir."

İbremiz partidir

Sancak Yıldız

Tarihin bastığı zemini görerek tarif ettiğimiz bir ibremiz var. İbrenin arkasından hedef saptayıp kavga etmeye gayret ediyoruz.

Öyle ki üzerinde düşünüyor, hayatı anlıyor, insanı her gün yeniden keşfe çıkıyoruz. Keşif, Anadolu ‘da uzun zaman soyut bir değer taşımış, düşünmenin erdemini, bulmanın yüceliğini anlatmıştır.

Keşfi, soyut olandan arındırma işlevini tek başınıza beceremezsiniz. Soyut bir dünyanın düşünce ayakları, insanın değerli erdemine yaslanmadan çağlar boyu meşruluk elde edemezdi. O erdemlerin çağların gericiliğinden arındırılması için ibrenin sert rüzgarına çarpması gerekir.

Zaman ile tarihin ilerisine yürüme gayreti arasındaki ilişkide böyle bir ilişkidir. Zamanı tek başınıza ibrenin cüreti olmadan öteye taşıyamazsınız. Kendiliğinden ileriye akan sadece saatlerdir, günlerdir, aylardır. Çarkı döndüren ile dönen çarkı üretilen yaşama hediye eden de ibredir.

Öyle ki, aldıgınız nefesi bile adlandırır, yürüdüğünüz yolu biçimlendirirsiniz. Yokluğunda nefes sadece solumak, yürümek sadece yürümektir. Turna katarında olmak gibi resmetseniz de olur, Demirci Kawa’nın öncü ateşi gibi de.. Çok tartışılan bir çok konu vardır, olacak, olmalıdır. Saatlerce, günlerce tartışmalar verenlerin eserleri, insanlığın onurunu simgeleyen resimleri yarattı. Paris’in özgürlük şarkıları da diyebilirsiniz, Berlin burçlarındaki kızıl bayrak da.

***

Bir göz odaya sığmayanların binlerce göz odaya taşıdığı dünyalarda hep ibrenin öncülüğü vardı. Tartışmaların tıkandığı, ileriye dair sözün tükendiği yerde ibrenin büyük boşluğu vardır. Boşluğun sonu yoktur. Aynı tünelde bu sefer aydınlığa hasret bir çaresizlik boy verir.

Yıkılacak olanı anlatıyoruz hep. Sefaleti, samimiyetsizliği, uçurumları önümüze koyan düzeni anlatıyoruz. Anlatmaları hareket ile birleştiren bir yasanın önüne düşüyoruz yine. O yasayı yazılı kanunlardan, tarihin hukukundan ayıran birleşmeleri, bir arada ama tek vücut olmakta arıyoruz. Yeryüzünün en fazla organa sahip tek vücudu da ibredir. Her organı birbirinden değerlidir, çünkü insanın hikayesini yaratanları anlatır.

İlkeleri önceleyenlerin bilim – siyaset ilişkisine verdiği önemi komünistler geleneğinden bilir. Böyle olunca iğdiş edilen kavramlar önemini yitirmez, fetişe sunulan mücadele değerini korur. Değerinin kendiliğinden, tarihin emri ile mümkün olmadığını öğreten de ibredir. Tarihi ilerletme uğraşı ile bilimsel ilerlemenin doğal akışında tembelleşmeye karşı duvar olan da en başta aynı adrestir.

Mücadelede duraklar vardır. Durakların arasındaki mesafeler eşit değildir. Eşitsizlik orada insanlık yasalarına yaslanır. Mesafelere karşı gelişen direnç de sınıf tavrıdır. Tavrın şiddetini tek başına olaylar belirlemez. Orada da hareket yasalarını su üstüne çıkaran ibreden başkası değildir. Öyle ki ibre, zorun görevini kolay kılan iradedir. İradenin ortaklaştığı yerde organikleşmiş kolektifin izi vardır. İşte burada yasaları, hayatın asli unsuru kılan da iradenin omurgasıdır. Bilinç, burada omurga ile yenilenebilir ilişkisini tazeler. O yenilenme ilkelidir ve kaya kadar serttir.

Dönemsel geri gidişleri biliriz. Böyle zamanlar da tarihin öğrettiği deneyimlere ve yine ibrenin gösterdiği denklemlere güveniriz.Burada güven karşılıksız fedayı değil, karşılıklı yaratma gururunu anlatır. Yaratılan, en yüce değerin temsiliyetidir. Temsiliyetin, teslimiyeti alaşağı etme sürecidir. Süreçte engebelerin varlığı da mevcuttur, bilinçli gerilemeyi amaç edinenlerde. İlkini tutan ibrenin meşruiyeti, ikincisini var eden ilkelerin silinmesidir.

İlkini mutlak kılmak uzun fakat yaratma gururu ile mümkündür ;ikincisi ise kolaydır, basitliğin ve kolaycı siyasetlerin işidir.

Bilimin aydınlanma çağında, buluşları yaratma süreçleri sancılı oldu. Bu sancı da acılara değil, ilerlemenin tarihsel keyfine ortak oluruz. İbre bir yanıyla buradaki sancı, buradaki uygarlık ve buradaki keyiftir.

Komünistlerin yarattığı değerler bugün hayatın her alanını niteliksel açıdan ayakta tutuyor. Buraya karşı egemen tavrımız bilinçli mütevaziyet oldu hep. Bilinçli mütevazılığı tedbirli bir cüretkarlığa taşıma emrini veren de aynı ibredir.

Her alana taşıdığımız kavgayı tek vucutta bir kılan ibrenin her damarından cüret akar, cüret zaferleri, zaferler tarihin ileri eserlerini yaratır. Bu yaratma da ibrenin yol yürümesi ile yürünen yolun kızıla çalması arasında disiplinli bir ilişki vardır. O ilişkiyi kurduğumuzda önümüzde uzun bir ırmak var.

Akıntıyı göğüslemek te ibrenin kudretidir. O kudreti hayatın her yanına taşıyanlara büyük iş düşüyor.

İbrenin kendisini somuta çıkarınca tek şey çıkar ortaya:

İbre partidir, parti de ibredir.