Ünlü şef aşçı Bourdain'in son röportajı ortaya çıktı

Anthony Bourdain'in son röportajı ortaya çıktı. Bourdain, "Weinstein'ın ölümünü nasıl hayal ettiğini" anlatıyor...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İntihar edip hayatını kaybeden şef aşçı ve gurme Anthony Bourdain'in son röportajı yayınlandı. Bourdain röportajında seyahat, kültür ve siyaset hakkındaki görüşlerini anlatıyor. Bu hafta ortaya çıkan röportaj Hollywood'da ve dünyada yankı uyandıran film yapımcısı Harvey Weinstein'in merkezinde olduğu kadına yönelik taciz skandalı, 'devrim', 'ebeveynlik', 'dostluk' gibi konuları kapsıyor. Röportajın satırbaşlarını The Guardian şu şekilde derliyor:

SEYAHAT: Paris'e ilk defa gelen insanlara özel bir program hazırlamamalarını, kendi yollarını bulmayı tavsiye ediyorum. Olabilecek her şeye, hatalar da dahil, kendilerini açık tutmalarını söylüyorum. O hatalar, seyahatlerin en önemli parçasıdır.

YABANCILARLA KONUŞMA: Mesela Beyrut'a gittiğinizde kendinizi Müslüman bir kadınla konuşurken bulursunuz. Gündemi olan bir gazeteciyseniz, bir hikaye ortaya çıkarmakla yükümlüsünüz. Onun için de zor konulara da girersiniz. Benim şöyle bir lüksüm var ki, varsayımsal olarak, ben oraya yemek yemeye gidiyorum. Bu yüzden de sadece basit sorular soruyorum. Ne yemeyi seversiniz? Bir şeyler içmek için nerelere gitmeyi seversiniz? Oradan ayrıldığınızda en çok neyini özlersiniz? Tekrar tekrar gördüm ki beraber vakit geçirip basit sorular sorduğum insanlardan en parmak ısırtan cevapları aldım. İçinde bulunduğumuz gayrıresmi ortamın dışına çıksaydım bu insanları çok daha rahatsız ederdi.

MÜLKİYET HAKKINDA: Beni neyin mutsuz edeceğini çok iyi biliyorum. Mükemmel bir araba beni mutsuz eder. Mükemmel bir ev beni hem mutsuz eder hem de korkutur. Ben doğadan ödünç alıyorum. Altı ay ya da bir sene içinde nerede olacağımla ilgili fikrimi değiştirme hakkımın olmasını seviyorum. Çünkü farkettim ki bir karar alırken onu sadece kendiniz için alamayabiliyorsunuz.

LÜKS NEDİR? Benim en mutlu anlarım yolda kamera kapalıyken çekim ekibimle birlikte yolda giderken kendimizi inanılamayacak kadar güzel bir anda bulmamızdır. Bilirsiniz, trende düz bir yatakta kafanızda kulaklıkla yatarken bir motorun pata pata Kamboçya'da pirinç tarlaları boyunca gitmek, işte lüks budur. Çünkü hiçbir zaman böyle şeyleri izleyebilme özgürlüğüm olabileceğini, bunu yapabileceğimi düşünmemiştim. Diğer bir lüks de yalnız veya birkaç dostla dolunay altında hafif çakırkeyf haldeyken aniden ne kadar şanslı olduğunuzu anlıyorsunuz. Bu anlatılabilir bir şey değil. Kelimenin her anlamıyla böyle bir hikayeyi paylaşamazsınız. Zaman içinde böyle şeylere bakıp, 'Gerçekten iyi vakit geçirdim' demeyi öğrendim.

İSTİSMAR DÖNGÜSÜ: Biliyorsunuz çok sayıda pislik şef aşçı, özellikle baskıcı ve gelenekçi olanlar çocukken ebeveynleri tarafından istismar edilmiştir. Bu insanlar hem fiziksel hem de psikolojik olarak istismar edilmiş ve ihmal edilmişlerdir. Ardından da istismarcılarına benzemişler ve sistemin devamlılığını sağlamışlardır. Çok sayıda şef de kariyerleri boyunca ne kadar aciz olduklarını ya hiç anlayamamıştır ya da çok geç farkına varmıştır. Bilemiyorum, benim kariyerim boyunca şefler güçsüz yaratıklardı. Güç dengesizliği hakkında konuşursak, ki geçmişte vardı, mutfağımızın dışında, sanırım kendimizi dışlanmış, zayıf faniler olarak gördük.

TRUMP'A OY VERENLERLE İLGİLİ: Hor görüp, eğlendiğimiz yığınlar bizim gibi New Yorklu liberallerin düşman toprağı olarak algıladığı Batı Virginia gibi yerlerde yaşıyorlardı. Altmışlarda halt edip batırdığımız şeylerden biri de buydu. İnşaat işçileri ve polislerle dövüşürdük ama esas onlara ihtiyacımız vardı. Vietnam'da ölecek olanlar onlardı, biz değildik.

TRUMP ÜSTÜNE: Keşke Beyaz Saray'daki basın brifinglerinde kalkıp diyebilse ki, "Seni katıksız b. çuvalı. Bunları gerçekten yutmamızı mı bekliyorsun. Kendinle nasıl yaşayabiliyorsun, utanmalısın..." Bana bir tane adam bulun kendini böyle bir ateşe atabilsin. Bu uygulanabilir, doğruluğu kanıtlanabilir fikir için Beyaz Saray'a erişiminden, oradaki işinden olabilsin. Bana ayağa kalkabilecek sadece bir kişi verin.

BİR SANATÇI OLMAMAKLA İLGİLİ: En baştan beri televizyona iş yaparken sadece istediğim şeyi yaptım ve karşımdaki kim olursa olsun ona defolup gitmesini söyleyebildim. Sonunda şans eseri beni daha da heybetli bir şekilde şımartmaya niyetli birine denk geldim. Böylelikle, 'Ya 'ABD'nin En İyi Hamburgerleri' şovunu yapacaksın ya da sana başka iş yok' gibi bir acı gerçeklikle yüzleşmek zorunda kalmadım. Ve, sevmediğim kişilere hiçbir zaman kibarlık yapmaya da mecbur olmadım.

DEVRİM: Devrimlerimizin liderlerini seçemeyiz. Liderlerin hiçbiri kusursuz olamaz ve hepsi eninde sonunda yozlaşır. Odadaki herkes seninle aynı fikirdeyse bayağı kötü bir durumdasınızdır. Dolayısıyla değişime, kendi iyiliği için ve değişebildiğini göstermek ve başka kimsenin bir şeyi düzeltemeyeceği için kademeli olarak ileri adım atabilmeye, inanıyorum. Bir devrime liderlik edebilecek dayanıklılıkta veya megalomanik güdülere sahip olan biri, her kim olursa olsun eninde sonunda korkunç bir hayal kırıklığı yaşamaya mahkumdur. En iyi devrimciler kendilerinin sadece kendine hizmet eden yozlaşmış, tiksinti verici pisliklere dönüştüğünü, eninde sonunda dönüşüyorlar, göremeden ölen şehitlerdir

EBEVEYNLİK: Asia (Argento) bir kere bana şöyle demişti, "Çocuklar kendilerini bağımsız olarak yaratırlar. Yapabileceğin  en fazla şey, benim kızıma yaptığım gibi, onu sevdiğini göstermektir. Kızım sevildiğini biliyor, bu yüzden özgüveni de yerinde. Bu çok önemli. Dövüş sanatlarına yeteneği var. Akranı olan herhangi bir erkekle olabileceğinin de farkında." Ben de bir baba olarak bu kadarını yapabilirim. Ona müzik, erkek seçemem, nasıl biri olacağını belirleyemem. Ona sadece temel şeyleri verebilirim.

WEINSTEIN SKANDALI: (Harvey Weinstein skandalı patladığında "Ben de" (Me too) kampanyasında ilk ortaya çıkıp ifşaatta bulunan oyunculardan biri de Asia Argento'ydu. Son röportajında Bourdain de yapımcı Harvey Weinstein'ın nasıl öldüğünü hayal ettiğini şu şekilde anlatıyor.) Teorim şu şekilde: Banyoda dişlerini fırçalıyor. Çıplak ve üstünde o meşhur bornozu var. Bir elinde cep telefonu var, çünkü içeride ona ihanet ettiğimi kimse bilemez. Birdenbire ani bir inme geçiriyor. Sendeleyerek geriye doğru küvete düşüyor. Bornozu açılmış ve ayakları dışarı sarkar haldeyken son anlarında iletişim listesindeki insanları yukardan aşağı kaydırırken kimi arayabileceğini, telefonu kimin açacağını düşünüyor. Sonunda da son anlarında  kendine kimsenin yardım etmeyeceğini bilerek ve hiç de en şık görüntüsünde olmayarak, ölüyor.