YAZARLAR

Galaksiye yakın koruma!

‘Galaksinin Koruyucuları 2’ ilk filmin yenilikçi ve eğlenceli ögelerinin çoğunu barındırıyor bünyesinde ama üzerine fazla bir şey koyamıyor. Yeni de hala iyi bir seyirlik…

29 Nisan Cumartesi 2017 Saat: 00:05

2014 tarihli “Galaksinin Koruyucuları” çizgi roman evreninin kalabalık, dijitale boğulmuş, hikayesi yavan ve fazla gürültünü evreninde bir vaha gibi durmuştu. Marvel dünyasının bu sıra dışı kahramanlarını perdeye taşıyan film ‘eğlencelik’ sinemanın hakkını veriyor, hikayeyi önemsiyor ve asıl önemlisi karakterlerini önemsemiyordu. Karakterlerin ‘anti’ oluşu, o kadar da sevilmeyi hak etmemeleri, neredeyse suçlu sayılabilecek kişilerden mürekkep bir topluluk haline gelmeleri seyirciye de eğlence için fırsat sunuyordu.

Çünkü süper kahraman evreninin ‘ahlakçı’ ve ‘doğruluk timsali’ karakterlerinin yanında, kendisini “Star Lord” olarak adlandıran megaloman bir adam, tehlikeli ve yeşil bir kadın, intikam aşkıyla dolup taşan devasa bir başka adam, bir rakun ve bir ağaçtan oluşan ekibin galaksinin kurtarıcılarına dönüşmesi fikrinin kendisi bile komik. Üstüne bir de filmin dünya çapında 773 milyon dolar hasılat elde ettiğini düşünürsek, devam filmi de kaçınılmaz oldu.

film7

İlk filmde kötü adam Roman’ın evreni yok edecek planlarını etkisiz hale getiren kahramanlarımızın karizması yerindedir ve neredeyse bir aile haline gelmişlerdir. Star Lord Peter Quill’i çocukken alıp büyüten Yondu haydutluğa devam etmektedir, evren sakin görünüyordur. Ancak, Peter’in baba travması hala atlatılamamıştır ve bu film biraz da bunun üzerine. Peter’in babası bir biçimde yeniden ortaya çıkıyor ve galaksi yeniden tehdit altına giriyor. Eski düşmanların müttefiklere, en yakın olanların düşmana dönüştüğü yeni bir macera bekliyor seyirciyi.

ROCKET YİNE İŞBAŞINDA

Öncelikle “Galaksinin Koruyucuları 2” ilk filmde tanıştığımız karakterlerin hemen hepsini yeniden çağırıyor perdeye. Ve tabii filmin eğlence/ komedi yükünün büyük bir bölümünü de ilk filmde olduğu gibi rakun Rocket’in omuzlarına yüklüyor. Bunun hakkını da veriyor açıkçası. Ama belki ilk filmden alışık olduğumuzdan, belki yeni şeyler beklediğimizden eski düzeyi yakalayamıyor bu bakımdan.

Bu filmin ağırlıklı mevzusunu ise ‘aile travmaları’ oluşturuyor. Peter’in babası Ego, Gamora’nın da kız kardeşi Nebula ile olan aile içi problemlerini halletme süreçleri filmin aksiyonuyla birlikte ilerliyor. Hollywood’un çok sevdiği bu aile travmaları hikayenin orijinalliğini zedeliyor açıkçası ama “Galaksinin Koruyucuları” evreni buna fazla izin vermiyor. Filmin yapısı en dramatik anların bile ciddiye alınmaması üzerine kurulduğu için dramatik anlar görmüyoruz belki ama fazla tanıdık sahneler geçip gidiyor önümüzden. Bir yandan da ‘aile’ denilen kurumun kan bağıyla mı yoksa sevgi, dayanışma ve özveriyle mi kurulu olduğuna dair kendince önermeleri ve sonuçları var filmin.

80’LERE SAYGI DURUŞU

İlk filmde olduğu gibi James Gunn'ın yönettiği film Chris Pratt, Zoe Saldana, Dave Bautista, Michael Rooker, Karen Gillan’dan oluşan ana oyuncu kadrosunu Vin Diesel ve Bradley Cooper’ın sesleriyle hayat verdiği karakterleri yeniden buluşturuyor. Seksenler nostaljisinin (diziler, şarkılar, walkman vb.) yine alabildiğine yer aldığı film görsel olarak da bunu güçlendiriyor. Kurt Russell, Sylvester Stallone ve ‘Kara Şimşek’le büyüyen bütün çocuklara bir selam olarak David Hasselhoff’un varlığı bu nostaljiyi tamamlayan unsurlar olarak ortaya çıkıyor. Yalnız 80’ler göndermesi çocukluğu bu dönemde geçenler için eğlenceli olacaktır hiç kuşku yok ki.

Fakat o dönemin pop kültürüne aşina olmayan gençlerin esprileri anlamakta zorluk çekmeleri muhtemel.

Özetle, ilk filmdeki yenilikçiliği fazla beklemezseniz ikinci film de sizi tatmin edecektir.