O proje çökmek üzere

CIA beslemesi bu MANDACI’ların çok önemli bir kısmı TSK’dan temizlendi. Ama geride bıraktıkları projeler tüm hızıyla devam ediyor...

O proje çökmek üzere

Göktürk-1 uydusunun, fırlatılma töreninde Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Abidin Ünal’ın gözlerinin içine bakarak konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan; Kayseri'deki "uçak mezarlığı"ndan söz ederek "…Geçmişte uçak, silah, motor fabrikalarımızı kapatıp, hazır ürün alımına yönelen anlayışın tuzağına bir daha kesinlikle düşmemeliyiz. Kayseri uçak mezarıdır biliyor musunuz?...İkinci Dünya Savaşı sonrası yeniden şekillenen Batı Paktında yer alabilmek için Cumhuriyet sonrası elde ettiklerimizden dahi vazgeçirildik. Tüm zorluklara ve yokluklara rağmen kurduğumuz uçak fabrikalarımızın, sanayi kuruluşlarımızın kapılarına kendi elimizle kilit vurdurdular. Kayseri’de uçaklarımızın gömülü olduğu mezarlar var. O zaman yapıldı bunlar. Şu anda bizi uçağımızı yaptırtmamak için ellerinden geleni yapanlar var..."dedi.

O proje çökmek üzere - Resim : 1

Aynı oyun, Erdoğan’ın 14 senelik iktidarında göz göre göre tekrarlanıyor. Kendisinin haberi yok galiba!...

AMERİKAN TARİHİNİN EN PAHALI SİLAH PROJESİ BELKİ DE TAM BİR FİYASKOYLA SONUÇLANACAK

Gelin size Türkiye’nin de ortaklarından olduğu ABD’nin F-35 Lightning II (Joint Strike Fighter / Müşterek Darbe Uçağı) projesinden bahsedeyim.

F-35 Müşterek Darbe Uçağı, ABD tarihinin en büyük ve en pahalı silah tedarik projesidir. Amerikan Hava ve Deniz Kuvvetleri ile Deniz Piyadelerinin ihtiyacını karşılayacak toplam 2457 uçak üretilmesi planlanmıştı. Fakat proje planlandığı gibi ilerlemedi. Çok ciddi problemlerle karşılaşıldı. Üretim yıllarca gecikmesine rağmen, uçak istenilen performansı bir türlü yakalayamadı. Uçağın geliştirme safhası halen devam ediyor.

En büyük hata daha projelendirme safhasında yapıldı. Tasarlanan uçak hem her üç kuvvetin (hava, deniz, deniz-piyade) ihtiyacını karşılayacak, hem de hava-hava, hava-yer ve yakın hava desteği görevlerinin hepsini icra edebilecek kabiliyete sahip olacaktı. Bütün bunlara ilaveten bir de tüm teknolojileri aynı gövde üzerinde birleştirecek süper bir uçak olacaktı.

F-35’LERİN MANEVRA KABİLİYETİ SIFIR

Evdeki hesap çarşıya uymadı. Projelendirme safhasında her üç kuvvetin yaptığı girdi ve talepler, inanılmaz karmaşık bir donanım ve yazılım ortaya çıkarttı. Deniz Piyadeleri uçağın kısa mesafe kalkış ve dikine iniş yeteneğine (STOVL) sahip olmasını istedi. Bu kabiliyeti kazandırmak için uçağın gövde içine çok büyük bir “FUN (çoklu pervane)” konması gerekti. Buna ilave olarak radara yakalanmama özelliği için gerekli olan silah ve mühimmatların gövde içerisinde taşınma ihtiyacı, çok kalın ve geniş bir gövde tasarımı ortaya çıkarttı. RAND Corporation’un yaptığı araştırma, silahlı kuvvetlerin birkaç branşının ihtiyacını karşılayacak tek bir gövde tasarımının yanlış bir karar olduğunu ortaya koydu. Ama iş işten geçmişti. Sonuçta karşımıza koca gövdeli, küçük kanatlı, garip bir uçak çıktı. F-35, geniş gövdesinden kaynaklanan aerodinamik olumsuzluklar nedeniyle hızlanamıyor, tırmanamıyor, dönemiyor, kaçamıyor, doğru düzgün bir menzile ulaşamıyor…

Uçağın 7 “g”ye limitlenmiş, yani manevra kabiliyeti oldukça düşürülmüş bir F-16 ile yaptığı hava muharebesi testlerinde performansının çok düşük olduğu, enerjisini muhafaza edemediği resmi raporlara yansıdı. Anlayacağınız bu 5’inci nesil uçağın aerodinamik performansı, şu an envanterimizde ömrünü tamamlamak üzere olan 2’nci nesil F-4 uçakları ile aşağı yukarı aynı. Üretici firma Lockheed Martin, günümüzde yeni silah teknolojileriyle manevra kabiliyeti gerektiren it dalaşına (dogfight) ihtiyaç kalmadığını savunarak bu dezavantajı örtmeye çalışıyor. Bu söylem 1970’li yıllarda görüş mesafesinin ötesine AIM-7 füzeleri atabilen F-4’ler Vietnam’da savaşırken ilk defa dillendirilmişti. Ama her seferinde yakın mesafeye girmeyi başaran Mig-17’ler bir sürü F-4’ü makineli tüfekle avladı. Günümüzde it dalaşı olasılığı daha da azalmış olsa da görüş mesafesinin ötesinden atılan (BVR) füzelerinden kaçınmak için de uçağın ciddi bir manevra kabiliyetine sahip olması gerekiyor. Ne yazık ki bu kabiliyet F-35’lerde yok.

Devam eden problemlere rağmen geçtiğimiz Ağustos ayında ABD Hava Kuvvetleri uçağın ilk harekât kabiliyetini (IOC) kabul etti. Bu karar, uçağın gerçek operasyonlara katılabileceği anlamına geliyor. Fakat Pentagon’un silah sistemlerinin testlerinden sorumlu üst düzey yetkilisi Dr. Michael Gilmore, Hava Kuvvetlerinin kendi test verilerine dayandırarak yazdığı raporda, Hava Kuvvetlerinin ilk harekât kabiliyetini ilan etmesinin çok aceleci bir davranış olduğunu söylüyor. Dr. Gilmore göre; F-35 programı raydan çıkmış, başarısızlığa doğru ilerliyor. Savunma Bakanlığının ödediği 400 milyar dolara ve üretim süreci planlananın yıllarca gerisinde olmasına rağmen uçak hala kendinden beklenen temel kabiliyetleri yakalayamamış durumda.

2 BOMBA NE İŞE YARAR

ABD Hava Kuvvetlerinin envanterine aldığı şu anki üretim serisindeki uçaklar ancak 2 bomba ve uzun menzilli 2 hava savunma füzesi taşıyabiliyor. Ne yazık ki it dalaşı için gerekli olan kısa menzilli ısıya güdümlü füzeler halen bu uçaklarda kullanılamıyor. Uçağın karşılaşılan yazılım sorunlarının ötesinde en büyük handikabı gövde içinde sınırlı sayıda mühimmat taşıyabilmesi. Türkiye’nin mevcut şartlarda savaş uçaklarını terörle mücadele maksadıyla yakın hava desteği görevlerinde kullandığı düşünüldüğünde F-35’lerin sadece 2 büyük bomba taşıyabilmesi büyük bir dezavantaj yaratıyor. Diğer bir eksiklik ise; uçağın işe yarar bir makineli topa sahip olmaması. Block 3i serisindeki uçaklarda bulunan topun yazılım ve donanım açısından şimdilik kullanılması mümkün değil. Gelecek serilerde de durumun düzeltilip düzeltilemeyeceği şüpheli. İleride yapılacak değişikliklerle uçak, kanat ve gövde altında daha fazla mühimmat taşıyabilecek. Bu durumda ise uçağın menzili ciddi oranda kısalırken en önemlisi radara yakalanmama özelliği tamamen kayboluyor.

UÇAKLAR GERÇEKTEN GÖRÜNMEZ Mİ

Uçağın tercih sebeplerinden belki de en önde geleni radara yakalanmama özelliğiydi. İngilizlerin 2. Dünya Savaşı esnasında geliştirdiği düşük frekansta çalışan eski tip radarların görünmezlik teknolojisine sahip (stealth) uçakları tespit ettiği biliniyordu. Fakat bu radarlar nokta tespiti yapmadığından ve çok büyük antenlere ihtiyaç duyduklarından sadece erken ihbar için kullanılabiliyordu. Ancak Rusya, bu radarların çok daha küçük, mobil olarak taşınabilen ve stealth uçakları 300 mil öteden tespit edebilen radarlar geliştirdi. Ve parası olan herkese satıyor. Sonuçta F-35’lerin en önemli özelliği görünmezlik daha uçak hizmete girmeden bitti.

BAZEN FAZLA TEKNOLOJİ KAFA KARIŞTIRIR

F-35’in tercih edilmesini sağlayan en önemli ikinci özellik ise; kendi üzerindeki radar, elektronik ve infrared alıcılar ile diğer uçak ve radarlardan gelen hedef bilgilerini birleştirerek tek bir ekranda pilota çok hassas durumsal farkındalık yaratacak olmasıydı. Ancak yapılan testlerde ayrı ayrı alıcılardan gelen bilgilerin yeterli hassaslıkta örtüştürülememesi sonucu aynı hedefin pilota sanki karşısında birden fazla hedef varmış gibi yansıtıldığı anlaşıldı. Daha da kötüsü, her uçak, havadaki diğer uçaklarla kendi tehdit resmini paylaştığı için bir uçağın yarattığı sahte hedefler katlanarak çoğalmakta, pilotun karşısına içinden çıkılmaz bir tehdit ortamı resmi çıkmaktadır. Hem hava-hava, hem hava-yer hedefleri için devam eden bu yazılım sorunlarının hiçbiri halen düzeltilememiştir. Düzeltilip düzeltilemeyeceği de belli değildir. Uçağı dizayn aşamasında cazip hale getiren bu özellik, gerçek şartlarda tam tersi bir sonuç doğurmuştur.

2025’DE HARBE HAZIR OLMASI BEKLENEN UÇAKLARI İÇİN 2018 YILINA SİPARİŞİ KİM VERDİ

Üretilmiş uçaklardaki hataları gidermek ve yapılan iyileştirmeleri uçaklara uygulamak için şimdiye kadar 1.7 milyar dolar para harcandı. Zaman ilerledikçe yeni iyileştirmeler zorunlu olacak ve bu iyileştirmeler uçağın satın alma maliyetinin üzerine yeni maliyetler bindirecek. Şu an 175 adet F-35 üretilmiş durumda. 2017 yılı için 80, 2018 yılı sonuna kadar ise 100 uçak daha üretilmesi planlanıyor. Üretilen bu uçakların tamamı, harbe hazır olmak için ortaya çıkacak olan iyileştirmelerin uygulanması maksadıyla tekrar fabrika seviyesi bakıma gitmek zorunda kalacak. Yapılması gereken testlerle birlikte yaklaşık 355 uçağın harekata hazır olmasının 2025 yılını bulacağı tahmin ediliyor.

Bu belirsizlikler sebebiyle Kanada F-35’lerin siparişini 2018’e, Hollanda 2019’a erteledi. Savunma Bakanı Fikri Işık ise ilk 6 uçağın siparişinin verildiği, teslimatın 2018’de yapılacağını ve yakın zamanda 24 uçağın daha siparişinin verileceğini açıkladı. 2018 yılında Türkiye’ye teslim edilecek uçakların iyileştirme için fabrika bakımına gidecekleri kesin. Bu durumda 2025 yılında harbe hazır olması beklenen uçaklar için Türkiye’nin şimdiden niçin sipariş verdiğini anlamak mümkün değil!

F-35’LER ABD’NİN İZİN VERMEDİĞİ HİÇBİR GÖREVDE UÇAMAZ

Uçağın diğer problemli bir alanı da bakım-onarım planlaması ile yedek parça akışını düzenleyecek olan merkezi otomatik lojistik bilgi sistemidir (ALIS). İlk harekât kabiliyetine yetişmesi gereken bu sistem halen yetişmemiştir. ALIS sistemi uçak üzerindeki bilgisayarlarla yerde konuşlu bakım ünitelerinin birbiriyle bilgi alışverişi üzerine kurulmuştur. Bakım onarım ihtiyaçlarının ötesinde her uçak için yük hedef rota ve tehdit bilgileri gibi gizlilik dereceli bilgileri de dünya çapında kendisine bağlı olan bütün uçaklardan toplamaktadır. Anlaşılacağı üzere bu sistemde milli gizlilik dereceli bilgilerin saklanması mümkün değildir. Diğer yandan çok büyük ve komplike olan bu lojistik sistem diğer ülkeleri bakım ve idame-işletme konusunda tamamen Lockheed Martin veya onun alt yüklenicilerine bağımlı kılmaktadır.

Bakım olarak dışarıya yüzde yüz bağımlılık yaratan bu lojistik sistemin yarattığı sakıncaya ilave olarak, ABD uçağın teknolojisini ve kaynak kodlarını müttefik ülkelerle paylaşmamaktadır. Başlangıçta en sadık müttefiklerinden İngiltere ile teknoloji paylaşımı anlaşması yapılmasına rağmen, Kongre’nin 2009 yılında aldığı karar ile kritik teknolojilerin İngiltere ile de paylaşılmasına izin verilmemiştir. Teknolojisi çok yüksek olan bu uçağı ABD’nin çıkarları dışında bırakın uçurmayı, yerde bile çalıştırmak mümkün değildir.

SİLAH TEKNOLOJİSİ KENDİSİNE AİT OLMAYAN BİR ÜLKE BAĞIMSIZ DIŞ POLİTİKA İZLEYEMEZ

ABD’nin temel stratejisi dünya silah pazarını tek başına kontrol etmektir. Silah ihraç eden diğer ülkelerin silah pazarını kaparak, onların kârlılık oranlarını düşürmekte, böylece yeni yatırım yapıp modern silahlar üretmelerinin önüne geçerek kendisine yönelebilecek tehditleri otomatikman bertaraf etmek istemektedir. Washington, silah satışından ciddi paralar kazanırken, silah sattığı ülkelerin kendine bağımlılıklarını devam ettirerek, kriz durumlarında ambargo tehdidiyle ülkelerin iç işlerine müdahale imkânı kazanmaktadır. Belki de Washington’un ülkeleri kendine bağımlı kılarak yarattığı en büyük kazanç; silah sattığı iki ülke arasında çıkabilecek bir krizde veya savaşta sonucu kendisinin belirleyecek olmasıdır.

Bu bağlamda teknolojileri başka ülkelere ait olan silah sistemleri güvenlik değil, güvensizlik kaynağıdır; orduya güç değil, güçsüzlük katar. Ana silah sistemleri açısından yurt dışına bağımlı olan bir ülkenin, silah satın aldığı ülkenin çizdiği sınırların dışında bağımsız dış politika izlemesi imkansızdır.

FETÖ F-35’LERİN NERESİNDE

TSK, 1990’lardan sonra teknolojisi kendisine ait olmayan veya en azıdan kaynak kodları kendisine verilmeyen hiçbir silah sistemini satın almamaya başlamıştı. Peki ne oldu da Türkiye’yi göbeğinden ABD’ye bağımlı kılacak F-35 projesi, diğer ortak ülkeler hâlâ karar verememişken bizde bu kadar çabuk ilerledi?

Balyoz tertibiyle TSK’ya ne yapıldı zannediyorsunuz? Milli projelerde ısrarcı olan tüm komutan ve kurmay kadrosu, “bunlar Atatürkçü diye” Hükümete tasfiye ettirildi. Yerlerine kim geldi dersiniz? Hava Kuvvetlerinden örnek vereyim. ABD’ye F-35 projesi için ilk giden Tuğg. Arif Pazarlıoğlu. Kendisini darbe teşebbüsünün ertesi günü TV ekranlarında boynu bükükler arasında gördük. Ondan görevi devralan Tuğg. Fethi Alpay, hani şu meşhur düğünde derdest edilen havacı generalleri darbeye ikna etmeye çalışan şahıs. Ondan sonra projeyi devralan Albaylar Levent Özüarap ve Hakan Ziya Çalışkan da FETÖ üyeliğinden ordudan uzaklaştırıldılar.

Aslında konuyu en iyi yurt dışı görevindeyken Türkiye’ye dönmeyerek Almanya’ya siyasi iltica talebinde bulunan Tuğg. Mehmet Yalınalp Reuters’e verdiği röportajda özetledi: “Askerin kafa yapısı değişirse Türkiye’nin ekseni Batı’dan Doğu’ya kayarmış, Türkiye ABD’den uzaklaşırmış”. CIA beslemesi bu MANDACI’ların çok önemli bir kısmı TSK’dan temizlendi. Ama geride bıraktıkları projeler tüm hızıyla devam ediyor.

ERDOĞAN F-35’LERLE KENDİ AYAĞINA SIKIYOR

Sıra geldi F-35 projesinin ülkemize yarattığı en büyük tehlikeyi anlatmaya. ABD Silahlı Kuvvetleri, 2013 yılında satın aldığı her uçak için 124.8 milyon dolar ödedi. Satışların artmasıyla birlikte bu fiyatın uçak başına 80-85 milyon dolar civarına düşmesi bekleniyor. Türkiye başlangıçta 116 uçak satın almayı planlamıştı. Son durumun ne olduğunu bilmiyoruz. 116 uçağın tamamını almamız durumunda yer destek sistemleriyle birlikte projenin 16-18 milyar dolara mal olması bekleniyor. Bu fiyata uçakların ömür devri boyunca idame işletme masrafları dahil değildir. Bu masraflar ortalama satın alma bedelinin üç katını bulur. Kabaca bir hesap yapalım: Proje 16 milyar dolara mal olsun. Uçakların ömrü boyunca yapılacak bakım idame masrafları 3x16 = 48 milyar dolar tutar. Uçakları 30 yıl kullansak (16+48)/30= 2,13 milyar dolar bu uçaklar için harcayacağımız yıllık miktardır. Bu para nerede, bilen var mı? Bu uçakların tamamının alınması durumunda Hava Kuvvetlerinin personel giderleri dahil, yıllık bütçesi, uçakların bir yıllık idame işletme masraflarını karşılamaya yetmiyor.

Bu noktada uçağın asli görevine geliyoruz. F-35’in asli görevi; müttefik ülkelerin ellerindeki parayı toplayarak bağımsız silah geliştirme projelerinin önüne geçmektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Şu anda bizi uçağımızı yaptırtmamak için ellerinden geleni yapanlar var...” diyor ya, işte F-35 projesiyle tam da bunu yapıyorlar. Bu projeye para kaptırırsak bırakın kendi uçağımızı yapmayı, diğer milli projelere aktaracak para bulamayız. F-35’in son insanlı savaş uçağı olacağı iddia ediliyordu. Böyle olmayacağı gözüküyor. ABD şimdiden bu başarısız projenin yerine yeni arayışlar içine girdi. Müttefik ülkelerden paraları topladıktan sonra çok büyük ihtimalle 500-600 adet uçak üretip projeyi sonlandıracaklar.

Günümüzde Türkiye’nin Yunanistan veya İran gibi bir komşusuyla savaşma ihtimali giderek azaldı. Her iki tarafı da bitirecek böylesi bir aptallık, sadece bu savaşı tezgahlayanların işine yarar. Bu manada Türkiye’nin düşman derinliklerinde, tehdit ortamında harekât icra edecek F-35 uçaklarına şimdilik ihtiyacı yoktur. Diğer yandan Hava Kuvvetlerinde 200 pilotunuz kalmış, 240 adet F-16 uçağınız var. Hava Kuvvetlerinin kendini toparlaması 4-5 yıl sürecekken, siz bu pilot yokluğunda gidip 6 adet F-35 sipariş ediyorsunuz, 24 tane daha sipariş edecekmişsiniz! Bu aklı hükümete kim veriyor bilemiyorum?

2 tane F-35’e vereceğimiz parayla tüm karakollarımızın üzerine 1’er tane silahlı insansız hava aracı dikeriz. Bu da Türkiye’nin en büyük tehdidi terörün bitmesi anlamına gelir. Siz olsanız, Türkiye’nin güvenliğine hiçbir katkısı olmayacak, üstelik milli silah sanayisini bitirecek F-35’lere mi para verirsiniz yoksa en acil ihtiyacımız olan hava savunma sistemleri ile insansız hava araçlarına mı?

Son bir konuya değinerek bu uzun analizi bitirelim. Yukarıda bahsetmiştik. Bir ülke silah sistemleri olarak bağımlı olduğu ülkenin çizdiği dış politika sınırlarının dışına çıkamaz. Türkiye F-35’leri satın alırsa, Şangay İşbirliği Örgütü falan masal olur. Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz. Türkiye pozitif, inandırıcı ve etkili adımlar atmadıkça Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ŞİÖ söylemlerine ne Batı’dan ne de Doğu’dan inanan çıkar.

FETÖ darbe girişimi başarısız oldu. Ekonomik darbe girişimini de atlatırız inşallah. Ama zannedersem dolar bu kadar yükselmeye devam ederse Erdoğan’ın sonunu Müşterek Darbe Uçağı getirecek….

Bu kadar uzun yazıyı niye yazdın, kim okuyacak diye soranlara cevabım; “Harp akademilerinde yaptığı konuşmada Balyoz kumpasını hatırlatarak kandırıldım diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir kere daha kandırıldım deme fırsatı vermemek için” olacaktır.

Osman Başıbüyük

Odatv.com

F-35 Joint Strike Fighter (JSF) Program, Jeremiah Gertler Specialist in Military Aviation April 29, 2014

https://www.youtube.com/watch?v=mxDSiwqM2nw, The F-35 is a Lemon, by Pierre Sprey

http://aviationweek.com, FY15 DOD PROGRAMS, Annual report

http://nationalinterest.org, The F-35s Fatal Flaw: It Might Need to Win a Dogfight (But Can't), by

Anthony Capaccio,

August 24, 2016

http://www.stopthef35.com, F-35 May Never Be Ready for Combat, by: Dan Grazier & Mandy Smithberger, September 9, 2016

http://nationalinterest.org, Did Russia's New Radar Just Make America's Lethal Stealth Fighters Obsolete?, by David Axe, July 12, 2016

http://www.stopthef35.com, F-35 May Never Be Ready for Combat, by: Dan Grazier & Mandy Smithberger, September 9, 2016

http://www.stopthef35.com, F-35 May Never Be Ready for Combat, by: Dan Grazier & Mandy Smithberger, September 9, 2016

http://www.sabah.com.tr/gundem/2016/11/18/milli-savunma-bakani-isiktan-onemli-aciklamalar#

http://www.ainonline.com, GAO Questions Deployability, Redundancy of F-35 ALIS System, by Bill Carey, - April 21, 2016

F-35 Joint Strike Fighter (JSF) Program, Jeremiah Gertler Specialist in Military Aviation April 29, 2014

http://www.reuters.com, Pleading innocence, wanted general says Turkey's purge ruining military, by Robin Emmott, Nov 23, 2016

Osman Başıbüyük f35 uçak projesi Erdoğan FETÖ arşiv