…Türkiye’nin kendi sınırlarını IŞİD’den temizlemesi, hatta sınırda bir cins güvenli bölge kurması yanlış değildir; ancak Suriye’deki stratejimizin asli olarak Kürtleri geriletmek ve Kürtlere karşıtlık üzerine kurulması, yanlıştır.
Washington, son bir yıl içinde büyük bir maharetle Türkiye ve Kürtler arasındaki rekabeti kendi avantajına çevirdi. Kâh onla ittifak yaptı; kâh öbürüne göz kırptı. Nihayetinde istenen oldu: Türkler ve Kürtler, IŞİD’e karşı gönüllü kara gücü oldu; ABD askerlerinin hayatı tehlikeye girmedi.
Bu trend, yani Washington’un “müşteri kızıştırma” taktiği, önümüzdeki dönemde de inişli çıkışlı devam edecektir. Ankara’nın ve Suriyeli Kürtlerin anlaması gereken, birbirleriyle barışmadıkları sürece bu büyük oyunda piyon olarak kalmaya mahkûm olduklarıdır.
Nihayetinde bu coğrafyada Türkiye ancak ve ancak Kürtlerle, Kürtler ise Türkiye’nin desteğiyle güven içinde yaşayabilirler.
…Meselemiz denge değil, istikrarlı ve eşitlikçi yeni bir Ortadoğu düzeni kurmak olmalı. Oysa karşımızda yeni bir Sykes-Picot süreci var. Ve maalesef ne Türkler, ne Kürtler, ne de Suriyeliler belirleyici konumda.