Quo Vadis AKP

Hazreti İsa’nın havarisi Petrus, zamanın tevhit dini olan Hıristiyanlığın en önemli temsilcisidir. Neron’un zulmünden ötürü Roma’da dini telkinlere devam etmekten ümidini keser. Ve sonra...

Quo Vadis AKP

Polonyalı yazar Henryk Sienkiewicz (5 Mayıs 1846-15 Kasım 1916) destansı sayılan bu edebiyat şaheseri Quo Vadis'i (Nereye?) 1895'te yazdı. Roman büyük ilgi uyandırdı.Sienkiewicz'in bu romanı Polonya edebiyatının kilometre taşlarından biridir. Önemi ve içeriği nedeniyle 1905 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı. Bu tür büyük yapıtlara ilgi duyan ABD sineması "Quo Vadis" başlıklı filmi Hollywood yapımı olarak dünyaya tanıttı (1951). Oyuncular: Robert Taylor, Deborah Kerr, Leo Genn, Peter Ustinov, Finlay Currie, Felix Aylmer ve Abraham Sofaer şeklinde olup Sophia Loren, kendisinin ilk sinema deneyimlerinden biri olan bu filmde bir köle kızı canlandırmaktadır. Bu filmi 53 yılında İstanbul'da gördüm. 1970'te Polonya Kültür Bakanlığı'nın davetlisi olarak ülkeye gittiğimde yine oradada araştırmalar yapıyordum. Bazı Polonya filimlerini izleme olanağını buldum. Quo Vadis'i de orada bir kez daha görmüştüm.

Quo Vadis romanı Timaş Yayınları'nda dilimize çevrildi. Bu roman, adını bir efsaneden (söylenceden) almıştır. Bu efsaneye göre Hazreti İsa’nın havarisi Petrus, zamanın tevhit dini olan Hıristiyanlığın en önemli temsilcisidir. Neron’un zulmünden ötürü Roma’da dini telkinlere devam etmekten ümidini keser. Roma’dan kaçarken Appienne yolunda bir ışık buketi içinde Hazreti İsa’yı görür. Oysa mesih göğe çekileli yıllar olmuştur. Havari hayretten ne diyeceğini şaşırarak: “Quo vadis, domine? / Nereye gidiyorsun, hazret?” diye sorar. Hazreti İsa da ona: “Sen, aydınlatılmayı bekleyen kuzucuklarımı bırakıp Roma’dan uzaklaştığın için ben tekrar çarmıha gerilmek ve acı çekmek üzere Roma’ya gidiyorum!” der.

ILIMLI İSLAM

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhuriyet ilkelerini, kurumlarını bozmak için ABD'nin isteği doğrultusunda Ilımlı İslam söylemi ile yola çıktı, 2002'de iktidar oldu. Dinsel söylemleri lâiklik ilkelerinin önüne çekmeye çalıştılar. Bu konuda Meclis çoğunluğuna güvenerek Cumhuriyet rejimi üzerinde çizikler ve karalamalar yaptı. R.T. Erdoğan Belediye Başkanlığı'nda sonra AKP Genel Başkanı oldu ve Başbakan olarak tek parti ve tek yönetimi kullanarak ülkeyi dinsel yönetim görüntüsü ile aşırı sağa çekmeye çalışıyor. Muhalefet, Parlementoda gerekli direniş ve muhalefeti göstermediği için AKP dilediği gibi ülkeyi yönetmeye başladı. 2002'de iktidar olduğu zaman TSK terörü durdurmuş ve ülke huzura kavuşmuştu. AKP iktiar olunca Ortadoğu'da ABD boş durmadığı için bütün isteklerini BOB Eşbaşkanlığı görevi ile yerine getirmeye çalıştı. Açılım politikası, akil adamlarla iş birliği yapılarak Güneydoğu'daki dirlik düzenlik PKK'ya bırakıldı. HDP Meclis'e girdi. AKP-HDP'nin sıcak ilişkileri, 8 Haziran 2015 seçimlerinde AKP'yi tek parti olarak iktidar yapmadı! Tek yönetim sevdalısı AKP Cumhurbaşkan'ı Erdoğan PKK'nın Güneydoğu'da yapmış olduğu silahlanmanın farkına vardı.Güneydoğu'daki valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri PKK'nın hendekler kazıyarak silahlar gömmesini görmezden geldiler. 8 Haziran'da HDP'nin aldığı %12 oy AKP'nin gırtlağına takıldı. Böylece açılım birdenbire bozuluverdi. Ulusal bayramların kutlanışı askıya alındı. Eğitim Birliği bozuldu. İmam Hatipliler Parlementoda özellikle Bakanlar Kurulu'nda çoğunluğu sağladılar. 4+4+4 fiyasko ile sonuçlandı. 1 Kasım seçimlerinde HDP ve MHP biraz oy kaybetti. Bu kayıplar AKP'nin hanesine yazıldı. Erdoğan'a göre hesap tutmuştu. MHP'nin, özellikle Bahçeli'nin desteği ile yeni bir Meclis Başkanı olarak geçmişini iyi bildiğimiz İsmail Kahraman seçildi. Ahmet Davutoğlu'nun AKP Genel Başkanlık ve Başbakanlık görevleri AKP C.Başkanı Erdoğan'a dar geldi. Böylece Başbakan Davutoğlu Başbakanlık'tan ıskat edildi. Yasalar zaten çiğneniyordu. Kurultay'ın yapıldığı gün 22 Mayıs 2016'da AKP Genel Kurulu yapıldı. Yeni parti Genel Başkanı'nın seçimi ve yeni Başbakan'ın görevlendirmesinin yasal olarak 24 Mayıs Salı günü açıklanması gerekirken, Kurultay'ın yapıldığı 22 Mayıs Pazar günü açıklandı! Ardından AKP Cumhurbaşkan'ı Yargıtay ve Danıştay Başkan'larını alarak memleketi Rize'ye gittiler ve çay topladılar! Binali Yıldırım yıllardır Hükümet'te Ulaştırma Bakanı olarak görev yapıyordu. Şimdilerde iki görevi birden üstlendi. 22 Mayıs'ta AKP Hükümeti'nin eski programına benzer bir programı açıklarken, yorgun bir matadoru andırıyordu.

KAHRAMAN İSMAİL

1969'lardan bu yana tanıdığımız Komünizmle Mücadele Derneği'nin sempatizanı, yandaşı, TBMM son Meclis Başkanı İsmail Kahraman ağzındaki baklayı çıkardı. Geçmişten geleceğe umutla taşıdıkları lâikliği kaldırma söylemine yeni bir deyiş ekledi. 'Laiklik kaldırılıp, dini devlet maddesi yerine konulmalıdır' dedi. Atatürkçüler, yurtseverler, laikler, aydınlar, sanatçılar bu söyleme büyük tepki gösterdiler.

Her AKP'li parlementerin, bakanın (bu bakanların çoğunluğu İmam Hatip mezunu), parti yöneticilerin ezberinde Anayasa'yı değiştirmek ve Başkanlık Sistemini getirmek bu iki söylemle ülkeyi bölmeye çalışıyorlar. Mecliste yemin ederken T.C. yasalarına bağlı kalacaklarına namusları üzerine söz verirken bu yasaları Meclis'in içinde bile çiğnemeleri abesle iştigal değil midir?

Quo Vadis AKP? Yeni anayasa ve Başkanlık Sistemine ulusumuzun sağduyusu ve Kuvayi Milliye ruhuyla geçit verilmeyecektir.

Hayati Asılyazıcı

Odatv.com

Quo Vadis AKP - Resim : 1

Hayati Asılyazıcı isa Quo Vadis AKP arşiv