Kim atanırsa atansın…

Yüzde kırk dokuz oy almış olan Başbakan Sayın Davutoğlu'nun düşürüldüğü onur kırıcı durumdan daha vahimi, artık kim atanırsa atansın başbakanlığın bir makam olarak yok seviyesine indirilmiş olmasıdır.

Kim atanırsa atansın…

AKP’nin ayırt edici özelliği Saray’ın mutlak kontrolü altına girmiş olmasıdır. Yüzde kırk dokuz oy almış olan Başbakan Sayın Davutoğlu'nun düşürüldüğü onur kırıcı durumdan daha vahimi, artık kim atanırsa atansın başbakanlığın bir makam olarak yok seviyesine indirilmiş olmasıdır. Bu olay bir kez daha göstermiştir ki AKP Saray muktedirinin iktidar aygıtı ve uzantısından başka bir şey değildir. Bugün itibarı ile AKP’nin tek işlevi tek adam rejiminin önünü açmak, taşlarını döşemek ve koşullarını her anlamda olgunlaştırmaktır. İdeolojik hedef ise cumhuriyetin kurucu ruhunun ve değerlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Bu amaç uğruna Başbakan devrilmiş, Türkiye anayasası ve parlâmentosu askıya alınmıştır. Yani bugün itibarı ile Türkiye anayasasızdır.

Saray muktedirinin egemenlik aracı olarak AKP zihniyetinin cumhuriyetin kurucu ruhu ve değerleriyle sorunu olduğunu hep söyledim geliyorum. Bu anlayışın temsilcilerinin Türk medeniyetinin idealleri ve değerleriyle hesaplaşmak istedikleri de açıktır. Cumhuriyetin kurucu kadrolarından ve kendilerini onların devamı ve mirasçısı olarak görenlerden nefret ettikleri ve rövanş peşinde koştukları her zaman belirttim. Saray muktedirinin tartışılmaz lider olarak başında bulunduğu on dört yıllık AKP iktidarları bu değerlendirmeleri hiçbir şüphe söz konusu olmayacak şekilde doğrulamış bulunmaktadır.

RÖVANŞI ALDILAR

Saray muktediri ve onun iktidar aracı AKP 25 Nisan 2016 tarihine kurucu sembolleri ve değerlerini gitgide görünmez kılma yolunda büyük adımlar attılar. Onları itibarsızlaştırmaya yönelik birçok uygulamayı hayata geçirdiler. Bunun neticesinde artık ‘Atatürk’ adını taşıyan sadece birkaç spor kompleksi kaldı. Bu süreçte Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliğini bütün ülke coğrafyasında tesis etmek için verdiği mücadelelerin bazı tatsız kaçınılmaz sonuçları Dersim örneğinde olduğu gibi haksız bir şekilde yargılandı. Varlığını Türk milletinin varlığına adamış olan kurucu ruha ‘ayyaş’ damgası vuruldu. Yeni kuşaklar bir nefret eğitimine tabi tutulmaya başladılar. Kısaca saray muktedirinin cumhuriyetin kurucu ruhundan rövanşı aldığını rahatlıkla söyleyebilirlerdi.

LÂİKLİĞİ YENİ KUŞAKLARIN HAFIZASINDAN SİLECEKLER

Ancak onların nihai hedefi rövanş almak değildi. Saray muktediri ve kurucularımıza “dinsiz” diyecek kadar şirke batmış İsmail Kahraman gibi gölgeleri kendilerini Anıtkabir bir şekilde ortadan kaldırılıncaya kadar rahat hissetmeyeceklerdir. Bunların olabilmesi için Anayasa’nın en önemli ilkesinin yani lâikliğin yeni kuşakların hafızalarından silinmesi gerekiyor. İşte Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman esasen ömrünü vakfettiği bu meşum amaç için harekete geçildiğinin sinyalini 25 Nisan 2016 tarihinde ‘Yeni Türkiye ve Yeni Anayasa’ başlıklı konferansta verdi. Gerek milletvekili, gerekse Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak bağlılık yemini ettiği Anayasa’yı açıkça çiğneyerek işleyerek Anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek olan kurucu ilkelerinden ‘laiklik ilkesinin’ yeni Anayasada yer almaması gerektiğini belirtmiştir. Böylece tam anlamıyla, yani hiçbir tereddüde yer vermeyecek bir açıklıkla ‘anayasayı tağyir, tebdil ve ilgaya teşebbüs suçu‘ işlemiştir. Bu kendilerini Türk Milletinin mensubu, Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşı sayan herkesi alarma geçirmesi gereken bir acil durumdur. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu konuda öncü olması tarihinden gelen bir görevdir.

Bundan ötürü 19 CHP’li milletvekilinin İsmail Kahraman’ın bir anayasal cürüm şüphelisi olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş oldukları şikayet dilekçesini sonuna kadar destekliyorum. Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu başta olmak üzere tüm CHP milletvekillerinin de destekleyeceğinden emin olarak…

Aytun Çıray

CHP İzmir Milletvekili
Odatv.com

Ahmet Davutoğlu Tayyip Erdoğan istifa arşiv