Kissinger Putin'e ne önerdi

Kissinger ABD ve Rusya ilişkileri için, “çekişme noktalarının yönetilebileceği” yeni bir “stratejik konsept” çağrısında bulundu. Bu konseptin Türkiye’ye yansıması iyi olmayacak.

Aydınlık’ta Rafet Ballı, Cumhuriyet’te Ergin Yıldızoğlu, Sözcü’de Zeynep Gürcanlı…

Dış politika konularındaki yazılarını ilgiyle takip ettiğim yazarlar.

Pazartesi günü Sözcü Gazetesi’nde Zeynep Gürcanlı, pek fazla kimsenin dikkatini çekmeyen önemli bir ayrıntıya parmak bastı.

Gürcanlı’nın yazısı şöyle:

Kissinger etkisi

ABD ve Rusya arasında Gürcistan-Rusya ve Suriye ekseninde yoğun yaşanan gerilim, yakın coğrafyada ise daha çok “rekabet” boyutunda ortaya çıkıyor.

Enerji kaynak ve yollarının kontrolü ile Doğu Akdeniz’deki hakimiyet, Washington ve Moskova’nın alttan alta birbirlerinin ayağına basmaya başladıkları bölgeler.

Peki bu gerginlik nereye varır? Yeni bir soğuk savaş? Hatta sıcak çatışma?

Bunların hiçbiri mümkün değil.

Çünkü her iki ülke de, dış politikanın “ya hep, ya hiç” düsturuyla yürümediğinin farkında.

Diplomasinin “arka kapıları” hem Washington, hem de Moskova tarafından etkin şekilde kullanılıyor.

ABD devletinde hiçbir resmi görevi olmayan ancak uluslararası diplomasinin en tanınmış ismi Henry Kissinger geçen hafta sessiz sedasız bir Moskova ziyareti yaptı.

Üstelik, “güçlü Türkiyenin Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın “çok isteyip de yapamadığını” yaptı; Rusya Lideri Vladimir Putin ile görüştü.

Başta Suriye olmak üzere, çatışma alanlarında Moskova-Washington uzlaşmasının ucu göründü.

Kissinger’ın ziyaretinden hemen sonra ise Esad rejim güçleri, Rus hava desteğiyle Halep yakınlarında Türkiye-Katar-Suudi destekli muhalif güçlerin birbirleriyle bağlantısını kestiler.

Artık kuzeyde kalan muhaliflere verilecek destek, deyim yerindeyse, “Rus insafına” kaldı.

Suriye’nin güney bölgelerine ise Ankara sınırından erişim, olursa ancak IŞİD bölgesinden olabilecek.

Bu durum, Türkiye açısından büyük önem taşıyor;

Türkiye ya uluslararası ilişkilerdeki yeni parametreleri doğru okuyup, saygın bir ülke olacak…

Ya da “büyük Türkiye” söylemi ve mezhepçi politikalarla, aslında var olan gücünü mezhepçilik politikaları uğruna har vurup, harman savuracak.

Çok kritik bir dönemden geçiyoruz…”

PUTİN’İN ESKİ DOSTU KISSINGER

RussiaToday internet sitesinde bu görüşmenin haberi yer alıyor.

Diyor ki, “Putin, çok eski dostu Henry Kissinger ile görüştü. Zaten sürekli irtibat halindelerdi, yüz yüze görüşmekten çok memnun kaldılar.”

3 Şubat’taki bu görüşme öncesinde Putin ve Kissinger, 10 kez daha böyle görüşmüş.

2013’teki Moskova ziyaretinde Putin onun için, “A worldclasspolitician” demiş.

Yani, dünya çapında bir siyaset adamı…

İlginç bir bilgi…

Demek ki ABD’nin “azılı düşmanı” Vladimir Putin, ABD derin devletinin önde gelen isimlerinden Kissinger ile eskiden beri ilişki içinde.

KÜRESEL POLİTİKANIN “BİR BİLEN”İ KISSINGER

93 yaşındaki eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, ABD’nin en yetkin ve kritik isimlerinden biri.

Harvard Üniversitesi öğretim üyesi olduktan sonra 1969 - 1975 yılları arasında, Nixon ve Ford dönemlerinde, Başkan'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı ve ABD Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Rusya arasındaki yumuşama politikasını o geliştirdi, bunun sonucunda 1972 yılında SALT I antlaşması imzalandı. Aynı yıl Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında ilk resmî ilişkileri kurdu. Amerika Birleşik Devletleri'nin 1969 - 1970 yılarında Kamboçya'yı bombalamasını desteklemesine karşın, Vietnam sorununu çözüme götürmedeki üstün katkılarından dolayı 1973 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. Mekik Diplomasisi yöntemiyle 1979 yılında İsrail ileMısır arasında da diplomatik ilişki kurulmasına katkıda bulundu.

Geçen Aralık ayında Alman gazetesi Handelsblatt’a bir röportaj veren Kissinger, Batı’nın Suriye krizinin Rusya’sız çözülemeyeceğini anlaması lazım geldiğini söylemişti. Kissinger aynı demecinde, IŞİD’i kimsenin diplomatik yollardan tasfiye edemeyeceğini de vurgulamıştı.

2012’de de Washington Post’a “Suriye’ye müdahale küresel düzeni çökertme riski taşıyor” başlıklı bir makale yazmıştı. (Henry Kissinger, Syrian inter vention risk supsetting global order, Washignton Post, 2 June 2012)

KISSINGER'DAN YENİ ÖNERİ

ABD’nin derin sermaye yapısının siyaset üzerindeki izdüşümü olan Council of Foreign Relations’ın (CFR – Uluslararası İlişkiler Konseyi) da daimi ve onursal üyesi olan Henry Kissinger, Putin ile görüşmesinin ardından yeni bir de öneri getirdi.

Uluslararası ilişkilerin deneyimli ismi ABD ve Rusya ilişkileri için, “çekişme noktalarının yönetilebileceği” yeni bir “stratejik konsept” geliştirilmesi çağrısında bulundu.

Gelişmelere bakılırsa uygulamaya konduğu anlaşılan bu konseptin Türkiye’ye yansıması iyi olmayacak.

Suudilerden başka dostu kalmayan Türkiye bölgesinde ve dünyada yalnızlaşıyor.

Kissinger’in deyimiyle, “It is not good!”

Hüseyin Vodinalı

Odatv.com

Türkiye Putin kissinger arşiv