TUNCA ÖĞRETEN
1 Kasım seçimlerinden hemen önceydi. Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu bulunan JîNHA muhabiri Beritan Canözer’le Suriye’nin bombardımana maruz kalmış bir kentini aratmayan haliyle Sur’un ara sokaklarını geziyorduk.
Cepheleri delik deşik olmuş, duvarlarına ‘Türkün gücünü göreceksiniz’ yazılmış binaları gösterirken, bir yandan da abluka sırasında suçsuz yere eşleri gözaltına alınmış kadınlarla tanıştırıyordu beni.
Onu, ‘Heyecanlıydı’ gerekçesiyle gözaltına alan polis haklıydı. Beritan heyecanlı bir gazeteciydi, hem de Sur’da günler süren ablukanın acılarını bir çırpıda gösterecek kadar.
Mesajı aldık: Heyecanı kaybetmeyeceğiz
Geçen hafta Haber Nöbeti’nin ilk ekibiyle Diyarbakır’a gittiğimde, Beritan’ın çalıştığı JîNHA’ya da uğrama ve en az Beritan kadar heyecanlı kadın gazetecilerle tanışma fırsatı buldum.
Daha heyecanlı olduklarını ben değil, kendileri söylüyordu. Söylemekle kalmıyor, ajansın baş köşesine yapıştırdıkları bir dövizle de gözümüze sokuyorlardı. Mesajı aldık: Heyecanımızı kaybetmeyecek, işimizi doğru düzgün yapacaktık.
Tutuklu gazeteci Beritan’ın, 24 yaşındaki adaşıyla da masasının başında bir video haberi montajladığı sırada tanıştım.
JÎNHA’nın, dünyanın ilk kadın haber ajansı olduğunu gururla anlatıyordu Beritan Elyakut: “Jîn’ın anlamı kadın. Kadın haber ajansıyız biz, sadece kadınlardan oluşan bir takımız.”
“Gerçekten tek bir erkek bile yok mu aranızda” diye sorduğumdaysa şu yanıtı verdi Beritan: “Olmaz mı… Bir erkek arkadaşımız var, o da şoför.”
‘Güvenlik güçlerinin ilk hedefi kadın gazeteciler’
Sur’da kadın gazetecilere yönelik baskının daha fazla olduğunu şöyle anlattı Beritan: “Güvenlik güçlerinin ilk hedefi biz oluyoruz. Kalabalık içerisinde kadın gazeteci gördüklerinde, ilk bize yöneliyorlar. Aslında ilk başlarda erkek gazetecilerle de sahada bazı küçük problemler yaşadığımız oldu. Bizden daha iyi haberci olduklarını söylüyor, tepeden bakıyorlardı…”
“Peki ya şimdi” diye sorduğumdaysa Beritan şu yanıtı verdi: “Artık bizim daha atik olduğumuzu söylüyorlar. Alıştılar bize. Halk da bizi daha çok seviyor. Özellikle de kadınlarla daha iyi iletişim kurduğumuz için haber yapmamız kolay oluyor erkeklere göre. Ne de olsa onlardanız, onların içinden biriyiz.”
Ajansın, Türkiye genelinde 54 çalışanı olduğunu ve ağırlıkla çalışanların gönüllü olarak görev aldıklarını belirten Beritan, haberin, JîNHA mutfağında hangi kriterlerle hazırlandığınıysa şu sözlerle anlattı: “Kadın sorunları ve kadınlara dair haberler yapıyoruz. Çünkü kadınlar ve çocuklar, erkek egemen Türkiye kültüründe zaten en başından dezavantajlı kılınıyor. Mesela Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş aynı yerde konuşma yaptığında, biz Figen Yüksekdağ’ın konuşmasını haberleştiriyoruz. Soy ve soyadı erkekten geçtiği için de haberlerimizde isimleri kullanmayı tercih ediyoruz. Haberi yazarken, ‘Yüksekdağ’ı değil, ‘Figen’i kullanıyoruz.”
‘Abonelerimiz hakkında soruşturma başlatıldı’
JÎNHA’nın finansal olarak nasıl ayakta kaldığını sorduğum Beritan, şöyle anlatıyor: “Kurumsal ve kişisel aboneliklerle. Mesela belediyeler abone oluyordu bize. Oluyordu diyorum; çünkü son süreçte bize abone olan belediyeler hakkında da soruşturma başlatıldı. Anaakım medya bizi terör örgütü üyesi olarak gösteriyor. Üstelik şöyle de bir çelişki var; hepimiz sigortalıyız ve JÎNHA vergi de ödüyor. Yani her türlü yasal yükümlülükleri yerine getirdiğimiz halde bir yandan da illegal muamelesi görüyoruz.”
Beritan Canözer ve Rojda Oğuz’un tutuklanmalarının, tedirginlik yaşamalarına neden olmadığını gururla söyleyen Beritan, güvenlik güçlerinin kendilerine karşı tutumunun, bu tür uygulamalara zaten gebe olduğunu vurguluyor: “Belliydi böyle olacağı. Korkmuyoruz. Bu durum, aksine bizi daha da hırslandırdı. Biz de Beritan kadar heyecanlıyız.”