"Enter"a basıp içeriğe geçin

Koltuktan yağ çıkarmak…

Türkiye futbolunu İngiltereleştirme, diğer bir deyişle sermayeye mal etme projesinin olmazsa olmazı stadyum taşınmalarının ilk hamlesi gerçekleşiyor. Galatasaray, emektar Ali Sami Yen’den Seyrantepe’deki sponsor isimli stadyumuna geçiyor. Bir nevi kentsel dönüşüm bu da. Tribünlerde büyüyenler, ağlayanlar, gülenler, aşık olanlar, kahrolanlar son bir kez, kıçları donma pahasına, doldurdular Galatasaray’ın evini. Mabadları neden üşüdü derseniz, çünkü betonda oturdular. Çünkü stadyum koltukları maçtan bir gün önce yangından mal kaçırır gibi söktürüldü. Hani fotoğrafını görmesem inanmazdım. Galatasaraylı birkaç arkadaş ?abi bizim yönetim bunları kesin satar? dedi, ne yalan söyleyeyim inanmadım. Sağ olsunlar kulüpten aydınlattılar, koltuklar bakımdan geçirilip ?taraftara sunulacak?mış. Bu son ifadenin Türkçe tercümesi ?satılacak? oluyor.

Bakın ben size bir şey anlatacağım şimdi. Sene bin dokuz yüz doksan bir şey. Ben ya on dört yaşındayım, ya on beş. Rod Stewart konsere gelmiş, ben kendisini hiç sevmiyorum o zaman, şimdi de sevmem. Konser umrumda değil ama yeri önemli, İnönü’de. Bir şekilde saha içi bilet bulunmuş. O zamana kadar kapalıda, yeni açıkta, eski açıkta maç izlemişim. Mahallenin berberi Recep Abi sağ olsun, beni Büyük Ali’nin jübilesine davetiyeyle numaralıya yollamış. Yani bir de sahanın zeminine değersem, kesin hacı oluyorum. Rod Stewart değil Ersen ve Dadaşlar konseri olsa gideceğim. Cümbür cemaat gidiliyor konsere. Herkes sahneye bakarken, ben ne yapıyorum dersiniz? Çim yoluyorum. Az yolmadım o gece İnönü’nün çimlerini. Sırf orada olduğuma inanabileyim, cebimden çıkarıp bakabileyim, haydi biraz da havamı atabileyim diye. Ertesi gün okula cebimde çimlerle gittim. Değdi mi? Değdi tabii, bakın kaç sene olmuş, hâlâ anlatıyorum.

Taraftar, özel günlerde söker, yolar, saklar. Bu böyledir. O gün orada olduğuna inanabilmenin yoludur bu. O günün maç biletini, imzalı programını, vesairesini sonradan satın almak, hayatta aynı hazzı vermez. Orada olmayan taraftar, o günü kaçırmıştır, nokta. Hatıraları parayla satın alamazsınız.

Koltuktan yağ çıkaran zihniyetin ideolojik analizini yapmak zor değil. Bu kafa yapısı, taraftarın ilgi gösterebileceği her şeyi bir emtia olarak görür. Veda maçının yayınını şifreler, koltukları satar, özel formanın fiyatına bindirir de bindirir. Yapabilir mi, yapar. Sonuçta şirketleşmiş bir kulüpte, arz-talep dengesi oluştuktan sonra tutturabilen tutturabilene. Ticari olarak burada bir falso yok. Ama o kulübün varlık nedeni ticaret yapmak mıdır, a benim pazarlama gurularım? Müthiş cin fikirler icat ederken arada keşke koltuğunu sattığınız stada adını veren adamın o kulübü niye kurduğuna da bir baksaydınız. Ali Sami Bey, ?maksadımız İngilizler gibi toplu hâlde ticaret yapmak, parayı kırmak, yolumuzu bulmaktır? demiş de, bizim mi gözümüzden kaçmış acaba?

Hani lazım olunca ?Galatasaray Türkiye’dir? diyorsunuz ya, bunu ara sıra kendinize hatırlatmanız gerek. Galatasaray, siz ne kadar o kulübün stadını, rengini, formasını şanslı bir azınlığın tekeline sokmak isteseniz de Türkiye’dir. Sokakta simit satan adamın başındaki sarı kırmızısına karışmış şapkadır. Annesine pazardan kırmızı şort, sarı dandik penye tişört aldıran çocuktur. G’si sarı, S’si kırmızı, boyası yıkandığı an akacak bayraktır Galatasaray. Galatasaray sokaktır, Galatasaray hayattır. Tıpkı Beşiktaş’ın, Fenerbahçe’nin, Trabzonspor’un olduğu gibi. Siz stadyumları localarla doldursanız da, bilet fiyatlarını uçursanız da, ne hikmetse ?kısıtlı sayıda? üretilen ürünleri bir haftalık yevmiye fiyatına satsanız da bunu değiştiremeyeceksiniz. Çünkü anıları alıp satamayacaksınız. O sizin allayıp pulladığınız koltukları satın alanlar, fiyatı abartılmış sarı-kırmızı lazımlıklardan başka bir şey götüremeyecek evine. Siz izin vermeseniz de o koltuklar daima pınarbaşı çekerken onları çatırdatanların olacak.

Çünkü çimleri yolup cebine dolduran çocukların gözlerinin parıltısı, hâlâ sizin cin fikirlerinizden daha parlak. Hep de öyle kalacak.

*13 Ocak 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

Tek Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.