83 kuruşla doyabilir misiniz

DİSK-AR’ın yaptığı araştırmaya göre, eşi çalışmayan ve iki çocuklu bir asgari ücretli elde ettiği geliri ile gıdaya ancak 10 TL ayırabiliyor.

83 kuruşla doyabilir misiniz

Asgari ücretin mevcut düzeyinde kalması, sefalette ısrar anlamına geliyor. DİSK-AR’ın yaptığı araştırmaya göre, eşi çalışmayan ve iki çocuklu bir asgari ücretli elde ettiği geliri ile gıdaya ancak 10 TL ayırabiliyor.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstatistikleri üzerinden yaptıkları hesaplamaya göre, eşi çalışmayan ve iki çocuklu bir asgari ücretli elde ettiği geliri ile gıdaya ancak 10 TL ayırabiliyor. Buna göre asgari ücretlinin üç öğün için kişi başına ayırabildiği tutar 2.5 TL olurken, öğün başına bu tutar sadece 83 kuruş düzeyinde kalıyor.

En yoksul yüzde 20’lik kesim yaşamını sürdürebilmek için gelirinin ancak yüzde 29’unu gıda harcamalarına ayırabilirken, eşi çalışmayan ve 2 çocuklu bir asgari ücretli, asgari geçim indirimli aylık bin 45 TL’lik gelirinden gıda için günlük ayırdığı 10 TL ile hem eşinin hem kendinin hem de çocuklarının karnını doyurmak zorunda.

TÜİK madde fiyatları istatistiklerine göre, Mayıs 2014 tarihi itibari ile ortalama kira bedeli 639 TL’yi bulurken, asgari ücretlinin kira ve diğer konut harcamaları için ayırabildiği tutar sadece 348 TL oldu. Buna göre asgari ücretli en sağlıksız çevrede, kentsel donatı hizmetlerinin en az olduğu, deprem riski altındaki konutlarda yaşamak zorunda bırakılıyor. Sefalet sadece sofrada değil, sağlıksız konutlarda da asgari ücretliyi buluyor.

“ASGARİ ÜCRETLİNİN ÇOCUĞUNU OKUTMASI NEREDEYSE MUCİZE”

Asgari ücretlinin, çalıştığı işyerinin servis imkânı yoksa işyerine ulaşımı bile büyük bir sorun. Tek bir belediye otobüs biletinin Türkiye ortalamasında 1,78 TL olduğu koşullarda, asgari ücretlinin ulaşım için ayırabildiği günlük pay sadece 2,8 TL, bu gelirle bulunduğu yerden hareket etmesi bile imkansız. Kültür ve eğlence için ayırabildiği pay toplamda aylık sadece 16,9 TL’yi buluyor. Bu miktar ile sinemaya bir kişi bir kere gidebilirken, tiyatro ya da bir spor müsabakasına gidebilmek mümkün değil. Sinema bileti ortalama 13 TL, tiyatro 25, spor müsabakası 17 TL Isınma, bakım, onarım, temizlik ve hatta kadro eksikliği nedeni ile öğretmen ihtiyacı, kaynak yokluğu bahanesi ile velilerin ödediği katkı paylarına teslim edilen eğitim koşularında, asgari ücretli çocuğuna defter kalem bile alamayacak durumda. Okul tercihleri büyük oranda, yoksul ve kaynak yokluğundan eğitim veremez durumdaki okullar. Yani asgari ücretlinin çocuğunu okutması, aylık çocuk başına 3,45 TL’lik ayrılan pay ile yokluktan dolayı neredeyse mucize.

Asgari ücretlinin ortalama fiyatlı bir buzdolabını alması için, ev eşyası için ayırabildiği 58,9 TL ile başka hiçbir eşya almaksızın 26 ay çalışması gerekiyor. Özetle asgari ücretliden, kişi başına bir öğün başına 83 kuruşla karnını doyurması, 1 buzdolabı için 26 ay çalışması, 348 TL’ye barınması ve ısınması, çocuk başına 3,45 TL’lik eğitim harcaması ile çocuklarını yetiştirmesi bekleniyor.

Sonuç olarak asgari ücretin bu düzeyde belirlenmesi, sefalette ısrar anlamına geliyor. “Asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik” söylemi, aslında asgari ücretliyi daha da yoksullaştırmadık anlamında. Asgari ücretin ekonomik büyüme ve verimlilik artışından pay almaması, üretilen kaynakların belirli ellerde toplanması anlamına geliyor. Gelir dağılımını düzeltici bir rol oynaması beklenen asgari ücretin, açlık sınırının bile altında belirlenmesi vicdanları zedeliyor. Asgari ücretin, temel gereksinimleri karşılayacak bir biçimde ele alınması gerekiyor.

“ASGARİ ÜCRET NET BİN 800 TL OLMALI”

DİSK Aralık 2014’te asgari ücret tespit döneminde bin 800 TL net talebini kamuoyuna gerekçeleri ile paylaşmıştı. Seçim döneminde şu an TBMM’de bulunan ve Meclis'te çoğunluğu bulunan AKP hariç üç parti asgari ücretin bin 400 TL ile bin 800 TL arasında rakamlara çıkartılması vaadinde bulundu. Söz konusu partilere vaatlerinin arkasında durma talebinde bulunan DİSK-AR, açıklamasında şunları kaydetti:

“Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 2014 yılı itibarıyla aylık bin 800 TL’nin üzerinde. 4 kişilik hane için işçilerin payına düşenin sadece birini talep etme en tabi hakkıdır. Hane başına milli gelirden düşen pay aylık en az 7 bin 200 liradır.

Ekonomik değerleri yaratan, tüm zenginliklerin kaynağı emektir. Ancak emeğe yarattığı zenginliklerden pay verilmemektedir. Asgari ücretteki artış 1977 yılından bu yana ekonomik büyüme oranında gerçekleşseydi bugün yaklaşık bin 800 lira olacaktı.

2015 Yılı Bütçesi’nde Cumhurbaşkanlığı bütçesi geçtiğimiz yıla göre 2 kat artırılmıştır. Bu ülkede tüm değerleri üretenler için daha düşük bir artış kabul edilemez. Asgari ücret artış oranı, bu dönem için Cumhurbaşkanlığı Bütçes’nin artış oranına eşitlenmelidir. Bu rakam yaklaşık net bin 800 liradır.

4 kişilik bir hane için açlık sınırı Haziran 2015’te bin 407, yoksulluk sınırı 4 bin 449 liradır. Asgari ücret için belirlenmesi gereken gerçek tutar aslında yoksulluk sınırının üzerindedir. Yoksulluğa mahkum eden ücrete asgari ücret denmez! Asgari ücretlinin İki kişi çalışmasına rağmen çocuklarını yoksulluğa bütünüyle mahkum etmemesi için sosyal yardımlarla birlikte en az bin 800 lira şarttır!

Türkiye’de eğitimden sağlığa her şey AKP hükümetleri döneminde paralı hale getirilmiş durumdadır. Bu nedenle asgari ücret için 'sosyal haklar şart.' Asgari ücretle çalışanlar için elektrik, su, doğalgaz kullanımı asgari ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz olmalıdır. İşe gidiş gelişlerde ulaşım ücretsiz olmalıdır. Eğitimde hiçbir ad altında para alınmamalı, eğitimin okul dışı giderleri devlet tarafından karşılanmalı, sağlık tümüyle parasız olmalıdır. Çalışanların çocuklarını bırakabilecekleri kamusal parasız kreş şarttır. Tüm bu taleplerimizin yanında en önemli taleplerimizden biri de asgari ücretin belirlenme sürecinde işçi sınıfının söz hakkıdır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu yıllardır bir ortaoyununa dönmüştür. Asgari ücretin belirlenmesi süreci bir toplu pazarlık süreci olarak ele alınmalıdır. Görüşmeler kamuoyuna açık hale getirilmeli, anlaşmazlık durumunda işçilerin üretimden gelen güçlerini kullanabilecekleri yasal zeminler oluşturulmalıdır.”

Odatv.com

arşiv