‘Beştepe‘ dediler, olmadı. ‘Külliye‘ dediler, olmadı. ‘Ofis‘ diyorlar, olmuyor. Olmaz tabii…
En başta… Ta en başta…
‘Ak Saray‘ diye bir isim icat edildiğinde keyiften dört köşe olmasaydılar. ‘Saray‘ tanımlamasını ‘hünkâr‘ı çağrıştırdığı için tebessümle karşılamasaydılar. ‘Saray‘ dendiği anda… ‘Ne sarayı be… Mütevazı bir yapı…‘ demeyi başarabilselerdi. IŞİD’e DEAŞ, Esad’a Esed deme konusunda sergiledikleri ısrarı, Saray’a Külliye deme konusunda sergileseydiler.
Belki olurdu. Bir ihtimal.
Ama iletişim biliminin lanet olası bir kuralı vardır: “İsimlendirmeyi en başta sıkı tutacaksın” der bu lanet olasıca bilim.
En baştaki gevşeklik yüzünden… Orası ‘Saray‘ olarak başladı… ‘Saray‘ olarak da gidecek. Kusura bakmasınlar.